Mısır’dan Çıkış 17:1-18:27

1*RAB'bin buyruğu uyarınca, bütün İsrail topluluğu Sin Çölü'nden ayrıldı, bir yerden öbürüne göçerek Refidim'de konakladı. Ancak orada içecek su yoktu. 2Musa'ya, “Bize içecek su ver” diye çıkıştılar.

Musa, “Niçin bana çıkışıyorsunuz?” dedi, “Neden RAB'bi deniyorsunuz?”

3Ama halk susamıştı. “Niçin bizi Mısır'dan çıkardın?” diye Musa'ya söylendiler, “Bizi, çocuklarımızı, hayvanlarımızı susuzluktan öldürmek için mi?”

4Musa, “Bu halka ne yapayım?” diye RAB'be feryat etti, “Neredeyse beni taşlayacaklar.”

5RAB Musa'ya, “Halkın önüne geç” dedi, “Birkaç İsrail ileri gelenini ve Nil'e vurduğun değneği de yanına alıp yürü. 6Ben Horev Dağı'nda bir kayanın üzerinde, senin önünde duracağım. Kayaya vuracaksın, halk içsin diye su fışkıracak.” Musa İsrail ileri gelenlerinin önünde denileni yaptı.

7Oraya Massa ve Meriva adı verildi. Çünkü İsrailliler orada Musa'ya çıkışmış ve, “Acaba RAB aramızda mı, değil mi?” diye RAB'bi denemişlerdi.

8Amalekliler gelip Refidim'de İsrailliler'e savaş açtılar. 9Musa Yeşu'ya, “Adam seç, git Amalekliler'le savaş” dedi, “Yarın ben elimde Tanrı'nın değneğiyle tepenin üzerinde duracağım.”

10Yeşu Musa'nın buyurduğu gibi Amalekliler'le savaştı. Bu arada Musa, Harun ve Hur tepenin üzerine çıktılar. 11Musa elini kaldırdıkça İsrailliler, indirdikçe Amalekliler kazanıyordu. 12Ne var ki, Musa'nın elleri yoruldu. Bir taş getirip altına koydular. Musa üzerine oturdu. Bir yanda Harun, öbür yanda Hur Musa'nın ellerini yukarıda tuttular. Güneş batıncaya dek Musa'nın elleri yukarıda kaldı. 13Böylece Yeşu Amalek ordusunu yenip kılıçtan geçirdi.

14*RAB Musa'ya, “Bunu anı olarak kayda geç” dedi, “Yeşu'ya da söyle, Amalekliler'in adını yeryüzünden büsbütün sileceğim.”

15Musa bir sunak yaptı, adını “Yahve nissi” koydu. 16“Eller Rab'bin tahtına doğru kaldırıldı” dedi, “RAB kuşaklar boyunca Amalekliler'e karşı savaşacak!”

18:1Musa'nın kayınbabası Midyanlı Kâhin Yitro, Tanrı'nın Musa ve halkı İsrail için yaptığı her şeyi, RAB'bin İsrailliler'i Mısır'dan nasıl çıkardığını duydu. 2-3Musa'nın kendisine göndermiş olduğu karısı Sippora'yı ve iki oğlunu yanına aldı. Musa, “Garibim bu yabancı diyarda” diyerek oğullarından birine Gerşom adını vermişti. 4Sonra, “Babamın Tanrısı bana yardım etti, beni firavunun kılıcından esirgedi” diyerek öbürüne de Eliezer adını koymuştu.

5Yitro Musa'nın karısı ve oğullarıyla birlikte Tanrı Dağı'na, Musa'nın konakladığı çöle geldi. 6Musa'ya şu haberi gönderdi: “Ben, kayınbaban Yitro, karın ve iki oğlunla birlikte sana geliyoruz.”

7Musa kayınbabasını karşılamaya çıktı, önünde eğilip onu öptü. Birbirinin hatırını sorup çadıra girdiler. 8Musa İsrailliler uğruna RAB'bin firavunla Mısırlılar'a bütün yaptıklarını, yolda çektikleri sıkıntıları, RAB'bin kendilerini nasıl kurtardığını kayınbabasına bir bir anlattı.

9Yitro RAB'bin İsrailliler'e yaptığı iyiliklere, onları Mısırlılar'ın elinden kurtardığına sevindi. 10“Sizi Mısırlılar'ın ve firavunun elinden kurtaran RAB'be övgüler olsun” dedi, “Halkı Mısır'ın boyunduruğundan O kurtardı. 11Artık biliyorum ki, RAB bütün ilahlardan büyüktür. Çünkü onların gurur duyduğu şeylerin üstesinden geldi.” 12Sonra Tanrı'ya yakmalık sunu ve kurbanlar getirdi. Harun'la bütün İsrail ileri gelenleri, Musa'nın kayınbabasıyla Tanrı'nın huzurunda yemek yemeye geldiler.

13Ertesi gün Musa halkın davalarına bakmak için yargı kürsüsüne çıktı. Halk sabahtan akşama kadar çevresinde ayakta durdu.

14Kayınbabası Musa'nın halk için yaptıklarını görünce, “Nedir bu, halka yaptığın?” dedi, “Neden sen tek başına yargıç olarak oturuyorsun da herkes sabahtan akşama kadar çevrende bekliyor?”

15Musa, “Çünkü halk Tanrı'nın istemini bilmek için bana geliyor” diye yanıtladı, 16“Ne zaman bir sorunları olsa, bana gelirler. Ben de taraflar arasında karar veririm; Tanrı'nın kurallarını, yasalarını onlara bildiririm.”

17Kayınbabası, “Yaptığın iş iyi değil” dedi, 18“Hem sen, hem de yanındaki halk tükeneceksiniz. Bu işi tek başına kaldıramazsın. Sana ağır gelir. 19Beni dinle, sana öğüt vereyim. Tanrı seninle olsun. Tanrı'nın önünde halkı sen temsil etmeli, sorunlarını Tanrı'ya sen iletmelisin. 20Kuralları, yasaları halka öğret, izlemeleri gereken yolu, yapacakları işi göster. 21Bunun yanısıra halkın arasından Tanrı'dan korkan, yetenekli, haksız kazançtan nefret eden dürüst adamlar seç; onları biner, yüzer, ellişer, onar kişilik toplulukların başına önder ata. 22Halka sürekli onlar yargıçlık etsin. Büyük davaları sana getirsinler, küçük davaları kendileri çözsünler. Böylece işini paylaşmış olurlar. Yükün hafifler. 23Eğer böyle yaparsan, Tanrı da buyurursa, dayanabilirsin. Herkes esenlik içinde evine döner.”

24Musa kayınbabasının sözünü dinledi. Söylediği her şeyi yerine getirdi. 25İsrailliler arasından yetenekli adamlar seçti. Onları biner, yüzer, ellişer, onar kişilik toplulukların başına önder atadı. 26Halka sürekli yargıçlık eden bu kişiler zor davaları Musa'ya getirdiler, küçük davaları ise kendileri çözdüler. 27Sonra Musa kayınbabasını uğurladı. Yitro da ülkesine döndü.

AÇIKLAMA: Mısır’dan çıktıktan sonra İsraillilerin birçok kez Tanrı’ya karşı isyan ettiklerini görüyoruz. En ufak bir sıkıntıyla karşılaştıklarında Rab’bin o güne kadar yaptığı tüm mucizeleri unutup yeniden söylenmeye başlarlardı. Ne yapacağını bilmeyen Musa hep yüzünü Tanrı’ya çevirirdi. Aslında, gördüğümüz gibi, Rab tüm bu sıkıntılarda onlara Kendini tanıtmaya çalışıyordu. Bu kez susuzluktan yakınan halkın Musa’ya çıkışmaları üzerine, Rab ileri gelenleri Horev adında bir dağın yamacına çağırır. Sonra Musa’nın değneğiyle kayayı vurmasını buyurur. Birden kayadan bol su fışkırmaya başlar ve tüm halk kana kana içer. Bu olayda Rab halkının ihtiyaçlarını karşılamak için gerekirse imkansızı başarabildiğini vurgulamak istiyor. Önemli bir ayrıntı daha var: Rab kayanın üzerinde Musa’nın önünde duracağını söyler. Muhtemelen yanan çalıda olduğu gibi Rab’bin Meleği görünmüştü. Daha sonra 1.Korintliler 10:4’de kayada halka görünen Mesih’in kendisi olduğunu okuyoruz. Ne var ki ilerleyen ayetlerde okuduğumuz gibi Rab halkının yakınmalarından hiç hoşnut değildi.

Bu sırada Amalekliler birden İsrail ulusuna saldırır. Amalekliler İbrahim’in torunu olan Esav’ın soyundan gelen bedevi bir ulustu (Yaratılış 36:12). Bunlar Kenan toprakların güneyi ile Sina çölü arasında gidip gelirlerdi. Tarihçi Yosefus’a göre Amalekliler çok vahşi bir kabileydiler. Bunlar İsrail’in üzerine gelince Musa Yeşu’yu bir ordu toplayıp karşılarına çıkmak için seçer. Aynı zamanda Musa savaşın gelişmelerini izlemek için yanındaki bir tepeye çıkıp ellerini göğe kaldırarak İsrail adına Tanrı’ya yakarmaya başlar. Halkı için dua ettikçe savaş alanında başarılı oluyorlar fakat yorgunluktan kolları aşağı indiği zaman yenilmeye başlarlar. O yüzden ağabeyi Harun ile Hur yanına gelip güneş batıncaya dek kollarını yukarı tutar, böylece Yeşu’nun ordusu Amaleklileri bozguna uğratmayı başarır. Elbet Musa’nın elinde sihirli bir çubuk yoktu ancak bu olayda duanın ne kadar güçlü olduğunu görüyoruz. Yani, zaferi getiren ne insanın gücü ne de stratejisidir, esas Tanrı’nın desteğidir. O yüzden bu olayın ardından Musa Rab’be ‘Yahve Nissi’ yani ‘Rab sancağımdır’ ismini vererek esas Tanrı’nın gücüyle zaferi elde ettiklerini belirtir. Aynı zamanda burada önderlerimize destek olmanın ne kadar önemli olduğunu görüyoruz. Önderlerin en önemli görevlerinden biri Rab’bin halkı adına yakarmak ancak bu konuda bizim de desteğimize ihtiyaçları var. img

Bu arada İsrail’in ordugahına önemli bir misafir gelir. Amalekliler İsrail’e saldırırken o bölgenin farklı bir kabilesi olan Midyanlılar onlara destek çıkıyor. Musa’nın kayınbabası Yitro Midyanın bir kahini yani ruhsal bir önderiydi. Rab’bin Musa ve İsrail topluluğu için yaptığı harikaları duyunca onu kutlamak için yanına gelir. Olayları Musa’nın ağzından dinleyince daha da sevinir ve şöyle karşılık verir: ‘Artık biliyorum ki, RAB bütün ilahlardan büyüktür’. Sonra İsrail’in ileri gelenleriyle Tanrı’ya kurban keserek yemeğe otururlar. Ertesi gün Yitro tüm halkın Musa’nın etrafına toplanıp sorunlarını çözmek için tek tek beklediklerini görünce, Musa’yı bir kenara çekip bunun pek sağlıklı olmadığını söyler. Yani Musa’nın tek başına bu kadar insana adalet sağlaması imkansız. O yüzden Yitro Musa’nın öncellikle halkı Tanrı’nın buyrukları konusunda eğitmesi ve aralarından güvenilir bazı önderleri görevlendirmesini önerir. Kayınbabasının hikmetini takdir eden Musa önerisini uygular ve görev paylaşımını sağlar. Burada yine Musa’nın alçakgönüllülüğünü görüyoruz. Gerçek şu ki ne zaman tüm görevler bir önderin başında toplanırsa hem kendisi ezilir hem de topluluk açı çeker. İşte bu bölümlerde Musa’nın alçakgönüllü bir şekilde gerektiğinde Tanrı’ya dayanması ve gerektiğinde büyüklerinin sözünü dinlemesinin ne kadar kritik bir rol oynadığını görüyoruz.

KUTSAL HALK

Mısır’dan Çıkış 19:1-25

1İsrailliler Mısır'dan çıktıktan tam üç ay sonra Sina Çölü'ne vardılar. 2Refidim'den yola çıkıp Sina Çölü'ne girdiler. Orada, Sina Dağı'nın karşısında konakladılar.

3Musa Tanrı'nın huzuruna çıktı. RAB dağdan kendisine seslendi: “Yakup soyuna, İsrail halkına şöyle diyeceksin: 4Mısırlılar'a ne yaptığımı, sizi nasıl kartal kanatları üzerinde taşıyarak yanıma getirdiğimi gördünüz. 5**Şimdi sözümü dikkatle dinler, antlaşmama uyarsanız, bütün uluslar içinde öz halkım olursunuz. Çünkü yeryüzünün tümü benimdir. 6Siz benim için kâhinler krallığı, kutsal ulus olacaksınız. İsrailliler'e böyle söyleyeceksin.”

7Musa gidip halkın ileri gelenlerini çağırdı ve RAB'bin kendisine buyurduğu her şeyi onlara anlattı. 8Bütün halk bir ağızdan, “RAB'bin söylediği her şeyi yapacağız” diye yanıtladılar. Musa halkın yanıtını RAB'be iletti.

9RAB Musa'ya, “Sana koyu bir bulut içinde geleceğim” dedi, “Öyle ki, seninle konuşurken halk işitsin ve her zaman sana güvensin.” Musa halkın söylediklerini RAB'be iletti.

10RAB Musa'ya, “Git, bugün ve yarın halkı arındır” dedi, “Giysilerini yıkasınlar. 11Üçüncü güne hazır olsunlar. Çünkü üçüncü gün bütün halkın gözü önünde ben, RAB Sina Dağı'na ineceğim. 12*Dağın çevresine sınır çiz ve halka de ki, ‘Sakın dağa çıkmayın, dağın eteğine de yaklaşmayın! Kim dağa dokunursa, kesinlikle öldürülecektir. 13Ya taşlanacak, ya da okla vurulacak; ona insan eli değmeyecek. İster hayvan olsun ister insan, yaşamasına izin verilmeyecek.’ Ancak boru uzun uzun çalınınca dağa çıkabilirler.”

14Sonra Musa dağdan halkın yanına inip onları arındırdı. Herkes giysilerini yıkadı. 15Musa halka, “Üçüncü güne hazır olun” dedi, “Bu süre içinde cinsel ilişkide bulunmayın.”

16Üçüncü günün sabahı gök gürledi, şimşekler çaktı. Dağın üzerinde koyu bir bulut vardı. Derken, çok güçlü bir boru sesi duyuldu. Ordugahta herkes titremeye başladı. 17Musa halkın Tanrı'yla görüşmek üzere ordugahtan çıkmasına öncülük etti. Dağın eteğinde durdular. 18Sina Dağı'nın her yanından duman tütüyordu. Çünkü RAB dağın üstüne ateş içinde inmişti. Dağdan ocak dumanı gibi duman çıkıyor, bütün dağ şiddetle sarsılıyordu. 19Boru sesi gitgide yükselince, Musa konuştu ve Tanrı gök gürlemeleriyle onu yanıtladı. 20RAB Sina Dağı'nın üzerine indi, Musa'yı dağın tepesine çağırdı. Musa tepeye çıktı. 21RAB, “Aşağı inip halkı uyar” dedi, “Sakın beni görmek için sınırı geçmesinler, yoksa birçoğu ölür. 22Bana yaklaşan kâhinler de kendilerini kutsasınlar, yoksa onları şiddetle cezalandırırım.”

23Musa, “Halk Sina Dağı'na çıkamaz” diye karşılık verdi, “Çünkü sen, ‘Dağın çevresine sınır çiz, onu kutsal kıl’ diyerek bizi uyardın.”

24RAB, “Aşağı inip Harun'u getir” dedi, “Ama kâhinlerle halk huzuruma gelmek için sınırı geçmesinler. Yoksa onları şiddetle cezalandırırım.” 25Bunun üzerine Musa aşağı inip durumu halka anlattı.

AÇIKLAMA: Rab Musa’yı ilk çağırdığı zaman halkını Mısır’dan kurtardıktan sonra Sina Dağında onlarla buluşacağını söyledi (3:12). Tüm bu süreçte Tanrı’nın kendini halkına tanıtmak istediğini gördük. Şimdi onlara tüm gücü ve görkemiyle görünecektir. Sina Dağının karşısında konaklandıkları zaman Rab Musa’yı huzuruna çağırıp İsrail halkıyla bir antlaşma yapacağını söyler. Daha önce Rab İsrail oğullarının atası İbrahim’le çok önemli bir antlaşma yapmıştı (Yaratılış 12, 15, 22). Onun soyunu alabildiğine çoğaltıp tüm uluslara bereket kaynağı yapacağına söz verdi. Yaklaşık 500 sene sonra Rab’bin bu sözü gerçekleşmişti. Şimdiyse Rab İbrahim’in soyuyla yeni bir antlaşma yapacaktır ancak bu bir az farklı olacaktır. Bir önceki antlaşmada Rab koşul koymadı, burada ise önemli bir şart koşuyor: İsrail Tanrı’nın vereceği buyruklara uyarsa o zaman sözünü ettiği bereketlerden yararlanacaktır. Tanrı üç büyük bereket sıralar: 1. Bütün uluslar içinde öz halkım olursunuz. 2. Benim için Kahinler Krallığı olursunuz. 3. Kutsal Ulus olursunuz.

Bu iki anlaşma arasındaki ilişkiyi anlamak için küçük bir örnek verelim: Bir baba okula başlayan oğluna ‘İyi not getirsen sana bisiklet alacağım’ der. Ancak çocuk kötü karne eve getirdiğinde Baba onu evden atmaz, yalnızca bisiklet almaz, değil mi? Benzer şekilde Tanrı’nın İbrahim’le yaptığı antlaşma sayesinde, İsrail zaten Tanrı’nın seçilmiş halkıdır. Ancak Rab’bin öngördüğü bereketleri almaları için buyruklarına uymaları şarttır. Tanrı’nın İsrail için öngördüğü konuma dikkat edelim. Rab öncellikle İsrail ulusunu diğer tüm ulusların üzerinde bir emsal yapmak istiyor. Elbet ki İsrail diğer uluslardan daha değerli değildir çünkü hepsi Tanrı’ya aittir, ancak Rab İsrail’i bereketleriyle donatarak tüm dünyanın önünde bir örnek yapmak istiyor. Aynı zamanda İsrail’in Tanrı’yla diğer ulusların arasında bir aracı olmasını istiyor. Burada İsrail için ‘kahinler krallığı’ derken büyücülük ya da falcılıkla bir alakası yoktur. Kahin demek insanların sorunlarını ve sunularını Tanrı’ya ileten özel görevli demek. Yani Rab Yahudilerin Kendisiyle diğer uluslar arasında köprü görevi üstlenmelerini istiyor. Bunun için İsrail’in Tanrı’nın kutsallığını yansıtması şarttır. ‘Kutsal’ demek apayrı ve pak bir konuma sahip olmak. İşte Tanrı İsrail’i diğer tüm ulusların içinden çıkartıp kendine bu özel antlaşmayla bağlayarak tüm dünyaya kutsal huzuruna giden yolu gösterecektir.

Antlaşma gayet açık ve net: Sözüme bağlı kalırsanız benimle özel ilişkiniz gelişir ve tüm dünyaya emsal olursunuz. İsrail topluluğu hemen ‘varız’ diyor. O yüzden Rab onlarla yüzyüze görüşmek için halkın hazırlanmasını buyurur. Üçüncü günün sabahı Tanrı koyu bir bulutla büyük şan ve şöhretle Sina Dağı üzerine iner. Gök güler, şimşekler çakar, yer sarsılır ve kulak zarı patlatan bir borunun sesi gittikçe yükselir. Halk korkudan titremeye başlar. Esas Rab onlara bu olayın önemini göstermeye çalışıyordu. Onlar Tanrı’yla antlaşma yapmanın basit bir şey olduğunu sanmışlardı ama göreceğimiz gibi hiç de öyle değildir. Sonra Rab yine Musa’yı yanına çağırır ve halkı dağa yaklaşmasınlar diye uyarmasını buyurur. İlerleyen bölümlerde Rab tek tek antlaşmanın koşullarını iletmeye başlar. Ancak halk Tanrı’nın kudretli sesine dayanamıyor o yüzden yalnızca Musa’yla konuşmasını rica eder. İbraniler kitabı bu ürpertici manzarayı dile getirerek Tanrı’nın önünde durmanın ne kadar korkunç olduğunu belirtir. Hamdolsun ki bizler Tanrı’nın kutsal yasasıyla değil lütfuyla karşı karşıyayız (İbraniler 12:22-24).

img


ON EMİR

Mısır’dan Çıkış 20:1-26

1Tanrı şöyle konuştu:

2“Seni Mısır'dan, köle olduğun ülkeden çıkaran Tanrın RAB benim.

3“Benden başka tanrın olmayacak.

4*“Kendine yukarıda gökyüzünde, aşağıda yeryüzünde ya da yer altındaki sularda yaşayan herhangi bir canlıya benzer put yapmayacaksın. 5*Putların önünde eğilmeyecek, onlara tapmayacaksın. Çünkü ben, Tanrın RAB, kıskanç bir Tanrı'yım. Benden nefret edenin babasının işlediği suçun hesabını çocuklarından, üçüncü, dördüncü kuşaklardan sorarım. 6Ama beni seven, buyruklarıma uyan binlerce kuşağa sevgi gösteririm.

7*“Tanrın RAB'bin adını boş yere ağzına almayacaksın. Çünkü RAB, adını boş yere ağzına alanları cezasız bırakmayacaktır.

8*“Şabat Günü'nü kutsal sayarak anımsa. 9*Altı gün çalışacak, bütün işlerini yapacaksın. 10Ama yedinci gün bana, Tanrın RAB'be Şabat Günü olarak adanmıştır. O gün sen, oğlun, kızın, erkek ve kadın kölen, hayvanların, aranızdaki yabancılar dahil, hiçbir iş yapmayacaksınız. 11*Çünkü ben, RAB yeri göğü, denizi ve bütün canlıları altı günde yarattım, yedinci gün dinlendim. Bu yüzden Şabat Günü'nü kutsadım ve kutsal bir gün olarak belirledim.

12**“Annene babana saygı göster. Öyle ki, Tanrın RAB'bin sana vereceği ülkede ömrün uzun olsun.

13*“Adam öldürmeyeceksin.

14*“Zina etmeyeceksin.

15*“Çalmayacaksın.

16*“Komşuna karşı yalan yere tanıklık etmeyeceksin.

17*“Komşunun evine, karısına, erkek ve kadın kölesine, öküzüne, eşeğine, hiçbir şeyine göz dikmeyeceksin.”

18*Halk gök gürlemelerini, boru sesini duyup şimşekleri ve dağın başındaki dumanı görünce korkudan titremeye başladı. Uzakta durarak 19Musa'ya, “Bizimle sen konuş, dinleyelim” dediler, “Ama Tanrı konuşmasın, yoksa ölürüz.”

20Musa, “Korkmayın!” diye karşılık verdi, “Tanrı sizi denemek için geldi; Tanrı korkusu üzerinizde olsun, günah işlemeyesiniz diye.”

21Musa Tanrı'nın içinde bulunduğu koyu karanlığa yaklaşırken halk uzakta durdu.

22*RAB Musa'ya şöyle dedi: “İsrailliler'e de ki, ‘Göklerden sizinle konuştuğumu gördünüz. 23Benim yanımsıra başka ilahlar yapmayacaksınız, altın ya da gümüş ilahlar dökmeyeceksiniz. 24Benim için toprak bir sunak yapacaksınız. Yakmalık ve esenlik sunularınızı*, davarlarınızı, sığırlarınızı onun üzerinde sunacaksınız. Adımı anımsattığım her yere gelip sizi kutsayacağım. 25*Eğer bana taş sunak yaparsanız, yontma taş kullanmayın. Çünkü kullanacağınız alet sunağın kutsallığını bozar. 26Sunağımın üzerine basamakla çıkmayacaksınız. Çünkü çıplak yeriniz görünebilir.’ ”

AÇIKLAMA: Tanrı İsrail’le yapacağı özel antlaşmaya buradaki sözlerle giriş yapıyor. Bu on buyruk yasanın köşe taşı oluşturuyor. Şimdiye kadar İsrail’in Tanrı’dan başka bir hükümeti yoktu o yüzden anayasalarını Rab’bin kendisi verir. Mutlak yetki ve egemenlik Yahve’ye ait çünkü onları kurtaran ve koruyan Kendisiydi. Bu yüzden ilk yasalar Tanrı’ya gerekli saygı ve sevgi göstermeyle ilgilidir. Kalan altı yasa etrafımızdaki insanlara gösterilmesi gereken saygı ve sevgiyle alakalı. Mesih’in söylediği gibi Tanrı’nın Yasası sevgi ilkesiyle özetlenir (Matta 22:35-40). Şimdi Tanrı’nın İsrail’e ilettiği buyrukları tek tek ele alalım:

  1. Benden başka tanrın olmayacaktır – Tanrı rakip kabul etmiyor. Rab her bireyin, her şeyin, her alanda yegane Tanrısı olarak tanınmayı ister.

  2. Put yapmayacaksın – Rab İsraillilerin kendisini her hangi bir resimle ya da heykelle betimlemelerini yasaklar. Mısırlılar ve yörenin diğer ulusları ilahlarını bir çok figürlerle resmederlerdi. Ancak bu tür heykel Tanrı’yı yüceltmek yerine onu basite indirgeyip insanların elişi haline çevirir. Sonra Rab kıskançlığından ötürü putperestliğe tahammül göstermeyeceğini belirtir. Rab’bin kıskanç olması bizi şaşırtabilir çünkü kıskançlık genellikle kötü bir nitelik olarak bilinir. Ancak bir insanın haklı olarak kendine ait olanı (örneğin eşini) kıskanmasında sorun yoktur. Aynı şekilde İsrail’i kurtaran Tanrı’nın övgülerini kıskanması gayet doğaldır. Son olarak Rab’bin puta tapıp Kendisinden nefret edenin cezasını dördüncü kuşaklardan soracağını belirtmesi bizi şaşırtabilir. Aslında bununla Rab iyilik yapanın binlerce kuşağa ne kadar bereket vereceğine kıyas yapmak istiyor. Aynı zamanda Rab günahın etkisi ne kadar kapsamlı ve zararlı olduğunu vurgulamak istiyor. Ama bu demek değil ki Rab iyilik yapan birini babasının günahından ötürü cezalandıracaktır. Herkes kendi günahından sorumludur (Hezekiel 18).

  3. Rab’bin adını boş yere kullanmayacaksın – Birinin ismi onurunu temsil eder. Rab insanların ismini bayağı işlerle ayak altına almalarına izin vermiyor çünkü ismi şahsı gibi kutsaldır (Matta 5:33-37).

  4. Şabat gününü anımsayacaksın – Yedinci gün, Cumartesi, İsrail için istirahat günüydü. O günde Tanrı’nın kutsal nimetlerini anmaları gerekiyordu. İnsan doğal halinde bencildir, bir tek kendini düşünür, o yüzden Rab Şabat gününü buyurarak insanın haftada bir gün durup Tanrı’nın işlerine yüzünü çevirmesini sağlar.

  5. Annene babana saygı göster – Tanrı’dan sonra insanın saygı göstermesi gereken en önemli kimseler anne babasıdır. Rab buna önemli bir vaat da ekler: bunu yapan bereketli ve uzun bir ömre sahip olacaktır (Efesliler 6:1-3).

  6. Adam öldürmeyeceksin – Burada kastedilene dikkat etmek lazım. Her tür öldürmekten bahsetmiyor, aksine cinayetin günah olduğunu belirtiyor. Nitekim bir sonraki bölümde Rab adam öldürenin topluluk tarafından öldürülmesi gerektiğini buyurur (21:12).

  7. Zina etmeyeceksin – Burada evliliğin sınırı dışındaki her tür cinsel ilişkinin yasak olduğunu belirtir. Cinsel ilişki ancak birbiriyle evli karı koca arasında doğrudur.

  8. Çalmayacaksın – Burada Rab insanın başkasına ait olan her şeye saygı göstermesi gerektiğini vurgular çünkü neticede her şey Tanrı’ya aittir.

  9. Yalan yere tanıklık etmeyeceksin – Burada Rab her durumda doğruyu konuşmanın ve yalancı olan her şeyden kaçınmanın önemini belirtir.

  10. Komşunun hiç bir şeyine göz dikmeyeceksin – Son olarak Rab çalmanın ya da öldürmenin de ötesine geçip buna niyetlenmenin de günah olduğunu yazar. Tabi insan markette satılık bir şey isteyebilir ve bunun için parasını biriktirebilir ama bir başkasına ait olana göz dikmesi kesinlikle günahtır.

Tanrı’nın buraya kadar söyledikleri kapsamlı bir liste değil, bu sadece bir girişti. Zaten İsraillileri korkutmak için yetmişti ki bundan sonra Rab’bin Musa’yla konuşmasını rica ederler. On emre bir bütün olarak baktığımızda hem Tanrı’nın kutsallığını hem de insana verdiği değeri görebiliyoruz. İlginçtir ki bugün dahi dünya çapında kurulan çoğu devletin anayasalarının temelinde Tanrı’nın bu on emri yatar. Sonuç olarak Rab bu buyruklarda insanla kendisi arasında kurulacak ilişkinin temel ilkelerini belirtir.

KÖLELİK VE ŞİDDET

Mısır’dan Çıkış 21:1-36

1“İsrailliler'e şu ilkeleri bildir:

2**“İbrani bir köle satın alırsan, altı yıl kölelik edecek, ama yedinci yıl karşılık ödemeden özgür olacak. 3Bekâr geldiyse, yalnız kendisi özgür olacak; evli geldiyse, karısı da özgür olacak. 4Efendisi kendisine bir kadın verir ve o kadından çocukları olursa, kadın ve çocuklar efendisinde kalacak, yalnız kendisi gidecek.

5“Ama köle açıkça, ‘Ben efendimi, karımla çocuklarımı seviyorum, özgür olmak istemiyorum’ derse, 6efendisi onu yargıç huzuruna çıkaracak. Kapıya ya da kapı sövesine yaklaştırıp kulağını bizle delecek. Böylece köle yaşam boyu efendisine hizmet edecek.

7“Eğer bir adam kızını cariye olarak satarsa, kız erkek köleler gibi özgür bırakılmayacak. 8Efendisi kızla nişanlanır, sonra kızdan hoşlanmazsa, kızın geri alınmasına izin vermelidir. Kızı aldattığı için onu yabancılara satamaz. 9Eğer cariyeyi oğluna nişanlarsa, ona kendi kızı gibi davranmalıdır. 10Eğer ikinci bir kadınla evlenirse, ilk karısını nafakadan, giysiden, karılık haklarından yoksun bırakmamalıdır. 11Eğer bu üç hakkı ona vermezse, kadın karşılıksız özgür olacaktır.”

12*“Kim birini vurup öldürürse, kendisi de kesinlikle öldürülecektir. 13*Ama olayda kasıt yoksa, ona ben izin vermişsem, size adamın kaçacağı yeri bildireceğim. 14Eğer bir adam komşusuna düzen kurar, kasıtlı olarak saldırıp onu öldürürse, sunağıma bile kaçmış olsa, onu çıkarıp öldüreceksiniz.

15“Kim annesini ya da babasını döverse, kesinlikle öldürülecektir.

16*“Kim adam kaçırırsa, onu ister satmış olsun, ister elinde tutsun, kesinlikle öldürülecektir.

17*“Annesine ya da babasına lanet eden kesinlikle öldürülecektir.

18“Kavga çıkar, bir adam komşusuna taşla ya da yumrukla vurur, vurulan adam ölmeyip yatağa düşer, 19sonra kalkıp değnekle dışarıda gezebilirse, vuran adam suçsuz sayılacaktır. Yalnız yaralının kaybettiği zamanın karşılığını ödeyecek ve tümüyle iyileşmesini sağlayacaktır.

20“Bir adam erkek ya da kadın kölesini değnekle döverken öldürürse, kesinlikle cezalandırılacaktır. 21Ama köle hemen ölmez, bir iki gün sonra ölürse, köle sahibi ceza görmeyecektir. Çünkü köle onun malı sayılır.

22“İki kişi kavga ederken gebe bir kadına çarpar, kadın erken doğum yapar ama başka bir zarar görmezse, saldırgan, kadının kocasının istediği ve yargıçların onayladığı miktarda para cezasına çarptırılacaktır. 23-25*Ama başka bir zarar varsa, cana karşılık can, göze karşılık göz, dişe karşılık diş, ele karşılık el, ayağa karşılık ayak, yanığa karşılık yanık, yaraya karşılık yara, bereye karşılık bere ödenecektir.

26“Bir adam erkek ya da kadın kölesini gözüne vurarak kör ederse, gözüne karşılık onu özgür bırakacaktır. 27Eğer erkek ya da kadın kölesinin dişini kırarsa, dişine karşılık onu özgür bırakacaktır.”

28“Eğer bir boğa bir erkeği ya da kadını boynuzuyla vurup öldürürse, kesinlikle taşlanacak ve eti yenmeyecektir. Boğanın sahibi ise suçsuz sayılacaktır. 29Ama saldırganlığı bilinen bir boğanın sahibi uyarılmasına karşın boğasına sahip çıkmazsa ve boğası bir erkeği ya da kadını öldürürse, hem boğa taşlanacak, hem de sahibi öldürülecektir. 30Ancak, boğanın sahibinden para cezası istenirse, istenen miktarı ödeyerek canını kurtarabilir. 31Boğa ister erkek, ister kız çocuğunu öldürsün, aynı kural uygulanacaktır. 32Eğer boğa bir erkek ya da kadın köleyi öldürürse, kölenin efendisine otuz şekel gümüş verilecek ve boğa taşlanacaktır.

33“Bir adam bir çukur açar ya da kazdığı çukurun üzerini örtmezse ve çukura bir boğa ya da bir eşek düşerse, 34çukuru kazan hayvanın bedelini ödeyecektir. Parayı hayvanın sahibine verecek, ölü hayvan kendisinin olacaktır.

35“Bir adamın boğası komşusunun boğasını yaralar, yaralı boğa ölürse, sağ boğayı satıp parasını paylaşacak, ölü hayvanı da bölüşeceklerdir. 36Eğer boğanın saldırgan olduğu ve sahibinin ona sahip çıkmadığı biliniyorsa, boğaya karşılık boğa verecek ve ölü hayvan kendisine kalacaktır.”

AÇIKLAMA: On emir girişinden sonra Rab Musa aracılığıyla İsrail oğullarına kapsamlı bir anayasa aktarmaya başlar. Musa’nın Yasasında toplam 600’den fazla buyruk yer alır ama buradan 23:13’e kadar Rab 42 temel ilkeden oluşan bir özetini verir. Burada geçenler genel adalet ve insanların temel hakları ile ilgili. İlk karşımıza çıkan konu köleliktir. O dönemde köleler sahibinin malı sayılır ve insan yerine konulmazdı. Rab ise yasasında onların da temel insan haklarına sahip olduklarını vurgular. Tabi bazıları ‘Rab neden köleliği tümden yasaklamadı?’ diye sorabilir. En başta şunu anlamalıyız ki o günün köleliği bizim akla getirdiğimiz zenci köle ticaretinden farklıydı. O dönemde maddi sıkıntısı olan her hangi bir İsrailli kendini toparlayana kadar belirli bir süreliğine bir başka İsrailli‘ye çalışabilirdi. En fazla altı yıl hizmet edebilirdi ve yedinci yıl karşılıksız özgür bırakılırdı ve borcu silinirdi. Benzer şekilde bir kız gelin ya da cariye olarak birine verilirse o ailenin ona eziyet çektirmek gibi bir lüksü yoktu. Onun temel haklarına saygı gösterilmezse kızın karşılıksız özgür bırakılması gerekiyordu.

Sonra Rab idam ile ilgili yasalara değinir. Kasıtlı bir şekilde adam öldüren öldürülecektir ama kasıt yoksa adamın kaçması için Rab belirli bazı ‘sığınak kentleri’ belirledi (Çölde Sayım 35). Daha sonra Rab adam kaçıran, anne babasını döven ya da onlara lanet okuyan kişinin de idam edilmesi gerektiğini söyler. Bu bizi şaşırtabilir ama Rab bununla ailenin özyapısına ne kadar önem verdiğini vurguluyordu. Kendi anne babasına durmadan çıkışan evlat, hükümete de Tanrı’ya da isyan eder. Ardından kaza sonucu başkasına zarar veren adamın öldürülmeyeceği ama gereken telafiyi vermesi gerektiğini söyler. Benzer şekilde kölesini döverek öldüren patronun cezasız kalmayacağını belirtir. Bu arada klasik ‘dişe diş, göze göz’ ayet geçer. İnsanlar genellikle bu ilkeyi yanlış kullanıyor. Bir insanın gözü oyulmuşsa o zaman yapanın gözü de oyulmalı diye düşünerek intikamın yolunu hazırlarlar. Ama Tanrı’nın demek istediği farklıdır. Bir sonraki örnekte şunu açıklıyor: Patron erkek ya da kadın kölesinin gözünü vurur da kör ederse, gözüne karşılık özgür bırakılacak der. Buradaki mantık karşılıklı olarak şiddet uygulamak değil tersine haksızlık yapan kişi hakkından feragat ediyor ve gerekli telafi yapılır. İntikamla adalet arasındaki fark burada: İntikam karşılıklı hamlelerle bir kısırdöngü yaratır. Adalet ise durumu iyileştirir ve düzen sağlar.

Son paragraf insanın malıyla ilgili sorumluklarına değinir. Bir insanın hayvanı kaza yoluyla başkasına zarar verebilir ancak kendisi önceden uyarıldıysa da gereken önlemi almadıysa o zaman durum farklıdır. Bu şekilde bir başkası boğanın saldırmasında ötürü ölürse hem boğa taşlanmalı hem de sahibi idam edilmeli. Aslında tüm bu yasalar bugünkü hukukumuzdan pek farklı değildir. Ama o günlerdeki yasalarla kıyaslandığı zaman Musa’nın Yasası çok ilericiydi. En önemlisi bu yasalarda Tanrı’nın insan hayatına ve haklarına gösterdiği hassasiyet dikkatimizi çeker. Kadın erkek olsun, özgür köle olsun, adalet sağlanmalı ve düzen korunmalıdır.

KUTSALLIK VE ADALET

Mısır’dan Çıkış 22:1-23:33

1“Bir adam öküz ya da davar çalıp boğazlar ya da satarsa, bir öküze karşılık beş öküz, bir koyuna karşılık dört koyun ödeyecektir.

2“Bir hırsız bir eve girerken yakalanıp öldürülürse, öldüren kişi suçlu sayılmaz. 3Ancak olay güneş doğduktan sonra olmuşsa, kan dökmekten sorumlu sayılır.

Hırsız çaldığının karşılığını kesinlikle ödemelidir. Hiçbir şeyi yoksa, hırsızlık yaptığı için köle olarak satılacaktır. 4Çaldığı mal –öküz, eşek ya da koyun– sağ olarak elinde yakalanırsa, iki katını ödeyecektir.

5“Tarlada ya da bağda hayvanlarını otlatan bir adam, hayvanlarının başkasının tarlasında otlamasına izin verirse, zararı kendi tarlasının ya da bağının en iyi ürünleriyle ödeyecektir.

6“Birinin yaktığı ateş dikenlere sıçrar, ekin demetleri, tarladaki ekin ya da tarla yanarsa, yangın çıkaran kişi zararı ödeyecektir.

7“Biri komşusuna saklasın diye parasını ya da eşyasını emanet eder ve bunlar komşusunun evinden çalınırsa, hırsız yakalandığında iki katını ödemelidir. 8Ama hırsız yakalanmazsa, komşusunun eşyasına el uzatıp uzatmadığının anlaşılması için ev sahibi yargıçç huzuruna çıkmalıdır. 9Emanete ihanet edilen konularda, öküz, eşek, koyun, giysi, herhangi bir kayıp eşya için ‘Bu benimdir’ diyen her iki taraf sorunu yargıcın huzuruna getirmelidir. Yargıcın suçlu bulduğu kişi komşusuna iki kat ödeyecektir.

10“Bir adam komşusuna korusun diye eşek, öküz, koyun ya da herhangi bir hayvan emanet ettiğinde, hayvan ölür, sakatlanır ya da kimse görmeden çalınırsa, 11komşusu adamın malına el uzatmadığına ilişkin RAB'bin huzurunda ant içmelidir. Mal sahibi bunu kabul edecek ve komşusu bir şey ödemeyecektir. 12Ama mal gerçekten ondan çalınmışsa, karşılığı sahibine ödenmelidir. 13Emanet hayvan parçalanmışsa, adam parçalarını kanıt olarak göstermelidir. Parçalanan hayvan için bir şey ödemeyecektir.

14“Biri komşusundan bir hayvan ödünç alır, sahibi yokken hayvan sakatlanır ya da ölürse, karşılığını ödemelidir. 15Ama sahibi hayvanla birlikteyse, ödünç alan karşılığını ödemeyecektir. Hayvan kiralanmışsa, kayıp ödenen kiraya sayılmalıdır.”

16*“Eğer biri nişanlı olmayan bir kızı aldatıp onunla yatarsa, başlık parasını ödemeli ve onunla evlenmelidir. 17Babası kızını ona vermeyi reddederse, adam normal başlık parası neyse onu ödemelidir.

18*“Büyücü kadını yaşatmayacaksınız.

19*“Hayvanlarla cinsel ilişki kuran herkes öldürülecektir.

20*“RAB'den başka bir ilaha kurban kesen ölüm cezasına çarptırılacaktır.

21*“Yabancıya haksızlık ve baskı yapmayacaksınız. Çünkü siz de Mısır'da yabancıydınız.

22“Dul ve öksüzün hakkını yemeyeceksiniz. 23Yerseniz, bana feryat ettiklerinde onları kesinlikle işitirim. 24Öfkem alevlenir, sizi kılıçtan geçirtirim. Kadınlarınız dul, çocuklarınız öksüz kalır.

25*“Halkıma, aranızda yaşayan bir yoksula ödünç para verirseniz, ona tefeci gibi davranmayacaksınız. Üzerine faiz eklemeyeceksiniz. 26*Komşunuzun abasını rehin alırsanız, gün batmadan geri vereceksiniz. 27Çünkü tek örtüsü abasıdır, ancak onunla örtünebilir. Onsuz nasıl yatar? Bana feryat ederse işiteceğim, çünkü ben iyilikseverim.

28*“Tanrı'ya sövmeyeceksiniz. Halkınızın önderine lanet etmeyeceksiniz.

29“Ürününüzü ve şıranızı sunmakta gecikmeyeceksiniz. İlk doğan oğullarınızı bana vereceksiniz. 30Öküzlerinize, davarlarınıza da aynı şeyi yapacaksınız. Yedi gün analarıyla kalacaklar, sekizinci gün onları bana vereceksiniz.

31*“Benim kutsal halkım olacaksınız. Bunun içindir ki, kırda parçalanmış hayvanların etini yemeyecek, köpeklerin önüne atacaksınız.”

23:1“Yalan haber taşımayacaksınız. Haksız yere tanıklık ederek kötü kişiye yan çıkmayacaksınız.

2“Kötülük yapan kalabalığı izlemeyeceksiniz. Bir davada çoğunluktan yana konuşarak adaleti saptırmayacaksınız. 3*Duruşmada yoksulu kayırmayacaksınız.

4*“Düşmanınızın yolunu şaşırmış öküzüne ya da eşeğine rastlarsanız, onu kendisine geri götüreceksiniz. 5Sizden nefret eden kişinin eşeğini yük altında çökmüş görürseniz, kendi haline bırakıp gitmeyecek, ona yardımcı olacaksınız.

6*“Duruşmada yoksula karşı adaleti saptırmayacaksınız. 7Yalandan uzak duracak, suçsuz ve doğru kişiyi öldürmeyeceksiniz. Çünkü ben kötü kişiyi aklamam.

8“Rüşvet almayacaksınız. Çünkü rüşvet göreni kör eder, haklıyı haksız çıkarır.

9*“Yabancıya baskı yapmayacaksınız. Yabancılığın ne olduğunu bilirsiniz. Çünkü siz de Mısır'da yabancıydınız.

10*“Toprağınızı altı yıl ekecek, ürününü toplayacaksınız. 11Ama yedinci yıl nadasa bırakacaksınız; öyle ki, halkınızın arasındaki yoksullar yiyecek bulabilsin, onlardan artakalanı da yabanıl hayvanlar yesin. Bağınıza ve zeytinliğinize de aynı şeyi yapın.

12*“Altı gün çalışacak, yedinci gün dinleneceksiniz. Böylece hem öküzünüz, eşeğiniz dinlenir, hem de kadın kölenizin oğulları ve yabancılar rahat eder.

13“Söylediğim her şeyi yerine getirin. Başka ilahların adını anmayın, ağzınıza almayın.”

14“Yılda üç kez bana bayram yapacaksınız. 15*Size buyurduğum gibi, Aviv ayının belirli günlerinde yedi gün mayasız ekmek yiyerek Mayasız Ekmek Bayramı'nı kutlayacaksınız. Çünkü Mısır'dan o ay çıktınız.

Kimse huzuruma eli boş çıkmasın.

16“Tarlaya ektiğiniz ürünleri biçtiğinizde ilk ürünlerle Hasat Bayramı'nı kutlayacaksınız.

Yıl sonunda tarladan ürünlerinizi topladığınızda Ürün Devşirme Bayramı'nı kutlayacaksınız.

17“Bütün erkekleriniz yılda üç kez ben Egemen RAB'bin huzuruna çıkacaklar.

18“Evinizde maya bulunduğu sürece bana kurban kesmeyeceksiniz.

Bayramda bana kurban edilen hayvanın yağı sabaha bırakılmamalı.

19**“Toprağınızın seçme ilk ürünlerini Tanrınız RAB'bin Tapınağı'na getireceksiniz.

Oğlağı anasının sütünde haşlamayacaksınız.”

20“Yolda sizi koruması, hazırladığım yere götürmesi için önünüzden bir melek gönderiyorum. 21Ona dikkat edin, sözünü dinleyin, başkaldırmayın. Çünkü beni temsil ettiği için başkaldırınızı bağışlamaz. 22Ama onun sözünü dikkatle dinler, bütün söylediklerimi yerine getirirseniz, düşmanlarınıza düşman, hasımlarınıza hasım olacağım. 23Meleğim önünüzden gidecek, sizi Amor, Hitit, Periz, Kenan, Hiv ve Yevus topraklarına götürecek. Onları yok edeceğim. 24Onların ilahları önünde eğilmeyecek, tapınmayacaksınız; törelerini izlemeyeceksiniz. Tersine, ilahlarını yok edecek, dikili taşlarını büsbütün parçalayacaksınız. 25Tanrınız RAB'be tapacaksınız. Ekmeğinizi, suyunuzu bereketli kılacak, aranızdaki hastalıkları yok edeceğim. 26Ülkenizde kısır ve çocuk düşüren kadın olmayacak. Size uzun ömür vereceğim.

27“Dehşetimi önünüzden gönderecek, karşılaşacağınız bütün halkları şaşkına çevireceğim. Düşmanlarınız önünüzden kaçacak. 28Hivliler'i, Kenanlılar'ı, Hititler'i önünüzden kovmaları için önünüz sıra eşekarısı göndereceğim. 29Ama onları bir yıl içinde kovmayacağım. Yoksa ülke viran olur, yabanıl hayvanlar çoğaldıkça çoğalır, sayıları sizi aşar. 30Siz çoğalıncaya, toprağı yurt edininceye dek onları azar azar kovacağım.

31“Sınırlarınızı Kamış Denizi'nden Filist Denizi'ne, çölden Fırat Irmağı'na kadar genişleteceğim. Ülke halkını elinize teslim edeceğim. Onları önünüzden kovacaksınız. 32Onlarla ya da ilahlarıyla antlaşma yapmayacaksınız. 33Onları ülkenizde barındırmayacaksınız. Yoksa bana karşı günah işlemenize neden olurlar. İlahlarına taparsanız, size tuzak olur.”

AÇIKLAMA: Bu bölümde Rab henüz Mısır’dan kurtulmuş halkına Musa aracılığıyla kutsal ilkelerini ve temel buyruklarını aktarmaya devam eder. Hepsinde kusursuz bir adalet sergilenir. Tanrı’nın insanların sahip olduğu mala saygı duyulmasını ve çalan kişinin gereken telafiyi vermesini emreder. Sonra idamlık bazı durumları açıklar. Örneğin, büyücü kadın, hayvanlarla cinsel ilişki kuran ve putperestlik yapan yaşatılmayacaktır. Aynı zamanda temel bazı ilkelere de değinir. Mesela, yabancı, dul ve öksüz hakkı yenmeyecek, tefecilik yapılmayacak, Tanrı’ya veya önderlere lanet okunmayacak. Şimdi bazıları bu kadar kurala ne gerek var diyebilir. Ancak unutmayalım ki yeni kölelikten kurtulan bu kalabalığın Tanrı’dan başka bir yönetimleri yoktur. O yüzdendir ki bir baba çocuklarını nasıl eğitirse ve nerede nasıl davranmaları gerektiğini gösterirse, benzer şekilde Tanrı tek tek İsrail oğullarını eğitiyor. En önemlisi Rab onları kendisi gibi kutsal olmayı öğretiyor (22:31). Rab onların çevredeki putperestlerin yolunda gitmelerine izin vermiyor. İsrail ulusu her şeyiyle farklı emsalsiz bir halk olacaktı.

Sonra Rab adaletin bazı temel ilkelerine daha değinir. Duruşmada taraf tutulmayacak, yalancı tanıklık verilmeyecek. Ama burada ilginç bir noktaya daha değiniyor. Rab düşmana düşmanca davranılmamalı der. İnsan yolunu şaşırmış düşmanının hayvanını bulursa sahibine sağ salim teslim etmeli. Yani adalet derken kendimizi kötü ve kinli duygular beslemekten korumalıyız. Devamında Rab rüşveti tümden yasaklar çünkü adaletin gözünü kör ediyor. Aynı zamanda yabancıya baskı yapılmayacak çünkü hepimiz bir zamanlar gurbette yaşadık. Ekilen toprağa da haksızlık kabul edilmeyecektir, altı yıl işlendikten sonra yedinci yıl nadasa bırakılması gerek. Anlaşılan şu ki Tanrı için adalet çok önemli ve kapsamlı bir kavram. Özet olarak şunu belirtir: ‘Ben kötü kişiyi aklamam’ (23:7). Adalet Tanrı’nındır ve eninde sonunda gerekeni yapacaktır.

Bölümün devamında Rab İsrail ulusu için belirlenen üç büyük bayrama kısaca değinir. Birincisi ‘Mayasız Ekmek Bayramı’ ilk baharda kutlanır ve İsrail’in Mısır’dan kurtulmasını anar. İkinci bayram ‘Hasat Bayramı’ bir öncekinden 50 gün sonra kutlanır ve hasadın ilk ürünü Tanrı’ya sunulur. Son büyük bayram ‘Ürün Devşirme Bayramı’ son baharda olur ve hasadın tamamını veren Tanrı’yı yüceltmek için düzenlenir. Bu üç tarihte İsraillilerin bir araya gelip Tanrı’yı tapınmaları gerekti. Bayramlar Tanrı’nın özel halkı olduklarını ve sahip oldukları her şey için Tanrı’ya borçlu olduklarını anımsamak için önemli bir rol oynadılar. Daha sonra Rab bayramların içeriğini daha da açar (Yasanın Tekrarı 16). Bölümün son kısmında Rab halkın önünde gönderdiği Melekten söz eder. Sözünü ettiği Melek muhtemelen Musa’ya baştan görünen Rab’bin Meleğidir (3:2). Ardından Rab aynı Melek aracılığıyla gündüz bir bulut olarak ve geceleyin bir ateş sütunu olarak halkına göründüğünü okuduk (13:21-22, 14:19). Kutsal Kitap’ın bir çok yerinde görünen bu özel varlığın Tanrı Oğlu’nun henüz insan olarak dünyaya gelmemiş görünür şekli olduğu düşünülüyor. Çünkü sıradan bir melekten çok daha büyük bir rol oynuyor ve konuştuğu zaman Rab adına konuşur. Anlaşılan şu ki İsa Mesih baştan beri halkının yanı başındaydı.

ANTLAŞMA TÖRENİ

Mısır’dan Çıkış 24:1-18

1RAB Musa'ya, “Sen, Harun, Nadav, Avihu ve İsrail ileri gelenlerinden yetmiş kişi bana gelin” dedi, “Bana uzaktan tapın. 2Yalnız sen bana yaklaşacaksın. Ötekiler yaklaşmamalı. Halk seninle dağa çıkmamalı.”

3Musa gidip RAB'bin bütün buyruklarını, ilkelerini halka anlattı. Herkes bir ağızdan, “RAB'bin her söylediğini yapacağız” diye karşılık verdi. 4Musa RAB'bin bütün buyruklarını yazdı. Sabah erkenden kalkıp dağın eteğinde bir sunak kurdu, İsrail'in on iki oymağını simgeleyen on iki taş sütun dikti. 5Sonra İsrailli gençleri gönderdi. Onlar da RAB'be yakmalık sunular sundular, esenlik kurbanları olarak boğalar kestiler. 6Musa kanın yarısını leğenlere doldurdu, öbür yarısını sunağın üzerine döktü. 7Sonra antlaşma kitabını alıp halka okudu. Halk, “RAB'bin her söylediğini yapacağız, O'nu dinleyeceğiz” dedi.

8Musa leğenlerdeki kanı halkın üzerine serpti ve, “Bütün bu sözler uyarınca, RAB'bin sizinle yaptığı antlaşmanın kanı budur” dedi.

9Sonra Musa, Harun, Nadav, Avihu ve İsrail ileri gelenlerinden yetmiş kişi dağa çıkarak 10İsrail'in Tanrısı'nı gördüler. Tanrı'nın ayakları altında laciverttaşını andıran bir döşeme vardı. Gök gibi duruydu. 11Tanrı İsrail soylularına zarar vermedi. Tanrı'yı gördüler, sonra yiyip içtiler.

12RAB Musa'ya, “Dağa, yanıma gel” dedi, “Burada bekle, halkın öğrenmesi için üzerine yasalarla buyrukları yazdığım taş levhaları sana vereceğim.”

13Musa'yla yardımcısı Yeşu hazırlandılar. Musa Tanrı Dağı'na çıkarken, 14İsrail ileri gelenlerine, “Geri dönünceye kadar bizi burada bekleyin” dedi, “Harun'la Hur aranızda; kimin sorunu olursa onlara başvursun.”

15Musa dağa çıkınca, bulut dağı kapladı. 16RAB'bin görkemi Sina Dağı'nın üzerine indi. Bulut dağı altı gün örttü. Yedinci gün RAB bulutun içinden Musa'ya seslendi. 17RAB'bin görkemi İsrailliler'e dağın doruğunda yakıcı bir ateş gibi görünüyordu. 18*Musa bulutun içinden dağa çıktı. Kırk gün kırk gece dağda kaldı.

AÇIKLAMA: Şimdiye kadar Rab İsrail ulusuyla yapacağı antlaşmanın temel unsurlarını belirtmişti. Artık antlaşmayı onaylama vakti geldi. Rab Musa, ağabeyi Harun’la iki oğlu ve halkın yetmiş önderinden oluşan bir heyeti huzuruna davet eder. Normal şartlarda Tanrı’nın huzuruna yaklaşmak ani ölümle sonuçlanırdı ancak bu durumda Rab onlara lütfunu gösterir ve huzuruna buyurur. Ama dağa çıkmadan önce Musa Rab’bin söylediklerini halka iletir. İsrail oğulları da ‘Rab’bin söylediği her şeyi yapacağız’ diye karşılık verdiler. Böylece Musa Rab ile İsrail arasındaki antlaşma koşullarını yazıya döker. Ertesi gün erkenden kalkıp Sina Dağının eteklerinde bir sunak kurur. Karşısında İsrail’in on iki oymağını temsil eden on iki taş sütun diker. Sonra bir takım kurbanlar kesilir ve Musa kanın yarısını sunağın üzerine döker, öbür yarısını ise halkın üzerine serpmek üzere leğenlere döker. Bu sırada yazılı antlaşmayı halka okur ve onların onayını aldıktan sonra leğendeki kanı onların üzerine serpti.

Şimdi bu ritüel doğal olarak bize çok tuhaf geliyor ama o dönemki insanlara hiç de tuhaf değildi. O dönemde önemli bir antlaşmaya imza atmak isteyen iki kişi bir kurban keserdi ve birlikte parçalanan hayvanların arasından yürüyerek sözleşmeyi onaylarlardı. Bunun mesajı şuydu: kendine düşeni yapmayanın son hali bu hayvanlarınki gibi olsun. Bunun aynısını Rab’bin İbrahim’le yaptığı anlaşmada görebiliyoruz (Yaratılış 15). Bir antlaşmada kanın dökülmesi çok önemli bir rol oynuyordu. Verilen sözlere netlik ve kesinlik kazandırıyordu. Mesajı çok açık ve güçlü: Ölüm pahasına da olsa gerekeni yapacağım demek. Dikili taşlara gelince Yakup’la Lavan arasındaki antlaşmada birer tanık olarak kullanıldıklarını görebiliyoruz. Sonra da birlikte yemek yediler (bkz. Yaratılış 31:43-53). Benzer şekilde Musa İsrail halkıyla antlaşmayı onayladıktan sonra önderlerinden oluşan temsilci bir heyetle Rab’bin huzuruna çıkar ve birlikte göksel bir şölene otururlar. Karşılaştıkları manzara gerçekten harika. Tanrı’nın tahtının dibinde laciverttaşı renginde gök gibi duru bir zemin var. Rab’bin huzurunda muazzam bir ziyafet çekerler. Bu sırada ‘İsrail’in Tanrısını gördüler’ cümlesi bizi şaşırtabilir. Başka ayetlerden Ruh olan Tanrı’yı görmenin mümkün olmadığını okuyoruz (33:10, Yuhanna 1:18). Ancak Tanrı’nın zaman zaman görkemini yansıtan ve varlığını temsil eden bir görüntü ile insanlara göründüğünü görüyoruz (Yeşaya 6, Hezekiel 1-2). Sonuç olarak Tanrı ‘yaklaşılmaz ışıkta’ yaşadığı halde kendi isteği uyarınca insanlara farklı şekillerde görüntülenebileceğini de anlıyoruz.img

Antlaşma töreni bittikten sonra Rab antlaşmanın temel koşulları kazılı bulunan taş levhaları almak üzere Musa’yı huzuruna yine çağırır. Böylece Musa kırk gün ve kırk gece Sina Dağında Rab’le birlikte kalır. Tanrı’nın İsrail’le yaptığı bu antlaşmanın önemi çok büyük. Hatta Kutsal Kitabın ilk kısmına ‘Eski Antlaşma’ dememiz bundan kaynaklanıyor. Ne var ki ilerleyen bölümlerde göreceğimiz gibi İsrail ulusu kurulan antlaşmayı hemen bozuyor. Rab yine de antlaşmayı sürdürmeye söz veriyor fakat İsrail’in tarihi boyunca halkın antlaşmayı tekrar ve tekrar çiğnediğine şahit oluyoruz. Bu yüzden Rab yeni bir antlaşma yapmaya karar veriyor (Yeremya 31:31-34). Bu antlaşmada Rab halkının tüm günahlarını silmeye söz veriyor. İsa Mesih geldiğinde bu antlaşmayı kendi kanıyla imzalıyor (Matta 26:28). Mesih’in ölümü bu açıdan kilit bir rol oynuyor çünkü ‘kan dökülmeden bağışlama olmaz’ (İbraniler 9:22). Böylece Yeni Antlaşmanın aracısı olan Mesih’in kanı insanların bütün suçlarının fidyesi olarak sunulmuştur. Musa’yla gelen Eski Antlaşma insanları Tanrı’yla barıştıramadı. İsa Mesih’le gelen Yeni Antlaşma ise günahlarımızı affettirerek hepimizin Tanrı’nın huzuruna ebediyen çıkmamızı sağladı (İbraniler 10:15-25).

RABBİN KONUTU

Mısır’dan Çıkış 25:1-26:37

1RAB Musa'ya şöyle dedi: 2“İsrailliler'e söyle, bana armağan getirsinler. Gönülden veren herkesin armağanını alın. 3Onlardan alacağınız armağanlar şunlardır: Altın, gümüş, tunç; 4lacivert, mor, kırmızı iplik; ince keten, keçi kılı, 5deri, kırmızı boyalı koç derisi, akasya ağacı, 6kandil için zeytinyağı, mesh yağıyla güzel kokulu buhur için baharat, 7başkâhinin efoduyla göğüslüğü için oniks ve öbür kakma taşlar.

8“Aralarında yaşamam için bana kutsal bir yer yapsınlar. 9Konutu ve eşyalarını sana göstereceğim örneğe tıpatıp uygun yapın.”

10“Akasya ağacından bir sandık yapsınlar. Boyu iki buçuk, eni ve yüksekliği birer buçuk arşın olsun. 11İçini de dışını da saf altınla kapla. Çevresine altın pervaz yap. 12Dört altın halka döküp dört ayağına tak. İkisi bir yanda, ikisi öbür yanda olacak. 13Akasya ağacından sırıklar yapıp altınla kapla. 14Sandığın taşınması için sırıkları yanlardaki halkalara geçir. 15Sırıklar sandığın halkalarında kalacak, çıkarılmayacak. 16Antlaşmanın taş levhalarını sana vereceğim. Onları sandığın içine koy.

17“Saf altından bir Bağışlanma Kapağı yap. Boyu iki buçuk, eni bir buçuk arşın olacak. 18Kapağın iki kenarına dövme altından birer Keruv yap. 19Keruvlar'dan birini bir kenara, öbürünü öteki kenara, kapakla tek parça halinde yap. 20Keruvlar yukarı doğru açık kanatlarıyla kapağı örtecek. Yüzleri birbirine dönük olacak ve kapağa bakacak. 21Kapağı sandığın üzerine, sana vereceğim taş levhaları ise sandığın içine koy. 22Seninle orada, Levha Sandığı'nın üstündeki Keruvlar arasında, Bağışlanma Kapağı'nın üzerinde görüşeceğim ve İsrailliler için sana buyruklar vereceğim.”

23“Akasya ağacından bir masa yap. Boyu iki, eni bir, yüksekliği bir buçuk arşın olacak. 24Masayı saf altınla kapla. Çevresine altın pervaz yap. 25Pervazın çevresine dört parmak eninde bir kenarlık yaparak altın pervazla çevir. 26Masa için dört altın halka yap, dört ayak üzerindeki dört köşeye yerleştir. 27Masanın taşınması için sırıkların içinden geçeceği halkalar kenarlığa yakın olmalı. 28Sırıkları akasya ağacından yap, altınla kapla. Masa onlarla taşınacak. 29Masa için saf altından tabaklar, sahanlar, dökmelik sunu testileri, tasları yap. 30*Ekmekleri sürekli olarak huzuruma, masanın üzerine koyacaksın.”

31“Saf altından bir kandillik yap. Ayağı, gövdesi dövme altın olsun. Çanak, tomurcuk ve çiçek motifleri kendinden olsun. 32Kandillik üç kolu bir yanda, üç kolu öteki yanda olmak üzere altı kollu olacak. 33Her kolda badem çiçeğini andıran üç çanak, tomurcuk ve çiçek motifi bulunacak. Altı kol da aynı olacak. 34Kandilliğin gövdesinde badem çiçeğini andıran dört çanak, tomurcuk ve çiçek motifi olacak. 35Kandillikten yükselen ilk iki kolun, ikinci iki kolun, üçüncü iki kolun altında kendinden birer tomurcuk bulunacak. Toplam altı kol olacak. 36Tomurcukları, kolları tek parça olan kandillik saf dövme altından olacak.

37“Kandillik için yedi kandil yap; kandiller karşısını aydınlatacak biçimde yerleştirilsin. 38Fitil maşaları, tablaları saf altından olacak. 39Bütün takımları dahil kandilliğe bir talant saf altın harcanacak. 40*Her şeyi sana dağda gösterilen örneğe göre yapmaya dikkat et.”

26:1“Tanrı'nın Konutu'nu on perdeden yap. Perdeler lacivert, mor, kırmızı iplikle özenle dokunmuş ince ketenden olsun, üzeri Keruvlar'la ustaca süslensin. 2Her perdenin boyu yirmi sekiz, eni dört arşın olmalı. Bütün perdeler aynı ölçüde olacak. 3Perdeler beşer beşer birbirine eklenerek iki takım perde yapılacak. 4Birinci takımın kenarına lacivert ilmekler aç. Öbür takımın kenarına da aynı şeyi yap. 5Birinci takımın ilk perdesiyle ikinci takımın son perdesine ellişer ilmek aç. İlmekler birbirine karşı olmalı. 6Elli altın kopça yap, perdeleri kopçalayarak çadırı birleştir. Böylece konut tek parça haline gelecek.

7“Konutun üstünü kaplayacak çadır için keçi kılından on bir perde yap. 8Her perdenin boyu otuz, eni dört arşın olacak. On bir perde de aynı ölçüde olmalı. 9Beş perde birbirine, altı perde birbirine birleştirilecek. Altıncı perdeyi çadırın önünde katla. 10Her iki perde takımının kenarlarına ellişer ilmek aç. 11Elli tunç kopça yap, kopçaları ilmeklere geçir ki, çadır tek parça haline gelsin. 12Çadırın perdelerinden artan yarım perde konutun arkasından sarkacak. 13Perdelerin uzun kenarlarından artan kumaş çadırın yanlarından birer arşın sarkarak konutu örtecek. 14Çadır için kırmızı boyalı koç derilerinden bir örtü, onun üstüne de deriden başka bir örtü yap.

15“Konut için akasya ağacından dikine çerçeveler yap. 16Her çerçevenin boyu ons, eni bir buçuk arşın olacak. 17Çerçevelerin birbirine uyan iki paralel çıkıntısı olacak. Konutun bütün çerçevelerini aynı biçimde yapacaksın. 18Konutun güneyi için yirmi çerçeve yap. 19Her çerçevenin altında iki çıkıntı için birer taban olmak üzere, yirmi çerçevenin altında kırk gümüş taban yap. 20-21Konutun öbür yanı, yani kuzeyi için de yirmi çerçeve ve her çerçevenin altında iki taban olmak üzere kırk gümüş taban yap. 22Konutun batıya bakacak arka tarafı için altı çerçeve yap. 23Arkada konutun köşeleri için iki çerçeve yap. 24Bu köşe çerçevelerinin alt tarafı ayrı kalacak, üst tarafı ise birinci halkayla birleştirilecek. İki köşeyi oluşturan iki çerçeve aynı biçimde olacak. 25Böylece sekiz çerçeve ve her çerçevenin altında iki taban olmak üzere on altı gümüş taban olacak.

26-27“Konutun bir yanındaki çerçeveler için beş, öbür yanındaki çerçeveler için beş, batıya bakan arka tarafındaki çerçeveler için de beş olmak üzere akasya ağacından kirişler yap. 28Çerçevelerin ortasındaki kiriş çadırın bir ucundan öbür ucuna geçecek. 29Çerçeveleri ve kirişleri altınla kapla, kirişlerin geçeceği halkaları da altından yap.

30“Konutu dağda sana gösterilen plana göre yap.

31“Lacivert, mor, kırmızı iplikle özenle dokunmuş ince ketenden bir perde yap; üzerini Keruvlar'la ustaca süsle. 32Dört gümüş taban üstünde duran akasya ağacından altın kaplı dört direk üzerine as. Çengelleri altın olacak. 33*Perdeyi kopçaların altına asıp Levha Sandığı'nı perdenin arkasına koy. Perde Kutsal Yer'le En Kutsal Yer'i birbirinden ayıracak. 34Bağışlanma Kapağı'nı En Kutsal Yer'de bulunan Levha Sandığı'nın üzerine koy. 35Masayı perdenin öbür tarafına, konutun kuzeye bakan yanına yerleştir; kandilliği masanın karşısına, konutun güney tarafına koy.

36“Çadırın giriş bölümüne lacivert, mor, kırmızı iplikle özenle dokunmuş ince ketenden nakışlı bir perde yap. 37Perdeyi asmak için akasya ağacından beş direk yap, altınla kapla. Çengelleri de altın olacak. Direkler için tunçtan beş taban dök.”

AÇIKLAMA: Rab İsrail halkıyla antlaşma yaparak onlarla birlikte olacağına söz verdi ama bu vaadi sadece sözde kalmayacaktı. Bu sırada Musa Sina Dağının üstünde Tanrı’yla kırk gün geçiriyor. Oradayken İsrail halkı arasındaki kutsal huzurunu belirtmek adına ordugahın ortasında kurulacak koskoca bir buluşma çadırı kurmaları için talimat vermeye başlar. Bu çadırın bir çok fonksiyonu olacak. En başta Tanrı’nın halkıyla birlikte yaşamaya karar verdiğini gösterir (25:8). Yahve Tanrı uzak ve yabancı biri değil, O halkını sever ve onlarla iç içe olmak istiyor. Aynı zamanda çadırda gerçekleşen törenler Tanrı’nın kutsal olup günaha asla tahammül göstermeyeceğini belirtir (29:43). Kutsal çadır Tanrı’yla buluşma noktası aynı zamanda halkın kahinlerin yardımıyla günahlarına karşılık Tanrı’ya kurbanlar sundukları mekandır. Kısacası çadır Tanrı’nın varlığını simgelerdi. Tabii ki Tanrı ruhtur ve esas mabedi göklerdedir, yani bir çadıra sığması imkansız. Yine de bu çadır sayesinde İsrail halkı aralarında etkin olan Tanrı’nın varlığını hissedebiliyordu ve kahinler aracılığıyla ona ulaşabiliyorlardı (Yeşaya 66:1,2;Elç. İşleri 7:44-50).

Buluşma Çadırına gelince yapımı ne kadar basit görünse de esas muazzam bir eserdi. Dikdörtgen şeklindeki çadır iki bölüme ayrılırdı. Kare şeklindeki giriş bölümüne ‘Kutsal Yer’ denirdi. Arkasında kalın bir perdeyle kapanmış ve ‘En Kutsal Yer’ diye adlandırılan bir bölüm daha vardı. En Kutsal Yer’de tek bir eşya vardı: Antlaşma Sandığı. Bu sandık İsrail ulusunun en kutsal eşyası sayılırdı çünkü bire bir Tanrı’nın tahtını sembolize ederdi. İçi dışı saf altınla kaplanan sandığın içinde Tanrı’nın Musa’ya verdiği 10 emir tabletleri gibi bazı kutsal eşyalar bulunurdu. Ama esas önemli olan ‘Bağışlanma Kapağı’ denen ve karşı karşıya duran iki altın Keruv’la taçlanan kapak kısmıydı. Yılda bir kere başkâhin En Kutsal Yere girer ve tüm ulusun günahlarının bağışlanması için kurban kanını Tanrı’ya sunardı (bkz. Levililer 16). Onun dışında hiç kimse buraya giremezdi. Hemen dışındaki Kutsal Yer’de toplam üç önemli eşya vardı: Ekmek masası, Kandillik ve Buhur Sunağı. Saf altınla kaplı bu eşyalar günlük olarak kahinlerin hizmetlerinin odağıydılar. Ekmek masasına her gün 12 adet taze ekmek konulurdu. Kandilliğin tomurcuk ve çiçek motifleriyle süslü yedi dalın üzerindeki kandiller günlük bakıma muhtaçtı. Bu eşyalar Tanrı’nın halkının ihtiyacını karşılayan ve onlara yolu gösteren sadık Rab’bi olduğunu hatırlatırdı.

Esas çadıra gelince ağaçtan yapılan bir çerçeve üzerinde asılan bir takım süslü lacivert, mor ve kırmızı perde ile keçi derilerinden yapıldığını görüyoruz. Çadırın ve içindeki bütün eşyaların taşınabilir olması önemliydi çünkü periyodik olarak İsrail ulusu göç ediyordu. Yine de kısıtlı imkanlar ve ilkel yöntemler ile yapılacak olan bu çadır son derece ihtişamlı bir yapıydı. İlerleyen bölümlerde nasıl yapıldığına dair pek çok zaman ayırılır. Burada ise Tanrı’nın bununla vurgulamak istediği gerçeği anlamak çok önemli. Dikkat edersek Buluşma Çadırında hiç bir heykel ya da put yoktu. Daha sonra Tanrı’nın varlığını temsil eden ateşli bulutun çadırı doldurduğunu okuyoruz. Bununla Tanrı halkıyla birlikte olmak istediğini vurguluyordu. O kuru ibadet ya da mekanik bir din değil yakın bir ilişki arzuluyor. Yeni Antlaşma’ya gelince artık bir tapınak yapısına gereksinim yoktur çünkü Mesih’e inanan herkes birer tapınak olup Kutsal Ruh’a ev sahipliği yapar. (1.Korintliler 6:19). Benzer şekilde Kilise topluğu genel anlamda tapınak görevini sürdürmeye başlar (1.Korintliler 3:16, Efesliler 2:21). Yeni gök ve yeryüzünde de artık tapınak olmayacak çünkü imanlılar Tanrı’yla birlikte yaşayacaklar (Vahiy 21:22).

KAHİNLER

Mısır’dan Çıkış 27:1-29:46

1“Sunağı akasya ağacından kare biçiminde yap. Eni ve boyu beşer arşın, yüksekliği üç arşın olacak. 2Dört üst köşesine kendinden boynuzlar yaparak hepsini tunçla kapla. 3Sunak için yağ ve kül kovaları, kürekler, çanaklar, büyük çatallar, ateş kapları yap. Tümü tunç olacak. 4Ağ biçiminde tunç bir ızgara da yap, dört köşesine birer tunç halka tak. 5Izgarayı sunağın kenarının altına koy. Öyle ki, aşağı doğru sunağın yarısına yetişsin. 6Sunak için akasya ağacından sırıklar yap, tunçla kapla. 7Sırıklar halkalara geçirilecek ve sunak taşınırken iki yanında olacak. 8Sunağı tahtadan, içi boş yapacaksın. Tıpkı dağda sana gösterildiği gibi olacak.”

9“Konuta bir avlu yap. Avlunun güney tarafı için yüz arşın boyunda, özenle dokunmuş ince keten perdeler yapacaksın. 10Perdeler için yirmi direk yapılacak; direklerin tabanları tunç, çengelleri ve çengel çemberleri gümüş olacak. 11Kuzey tarafı için yüz arşın boyunda perdeler, yirmi direk, direkler için yirmi tunç taban yapılacak. Direklerin çengelleriyle çemberleri gümüşten olacak.

12“Avlunun batı tarafı için elli arşın boyunda perde, on direk, on taban yapılacak. 13Doğuya bakan tarafta avlunun eni elli arşın olacak. 14Girişin bir tarafında on beş arşın boyunda perde, üç direk ve üç taban olacak. 15Girişin öbür tarafında da on beş arşın boyunda perde, üç direk ve üç taban olacak.

16“Avlunun girişinde lacivert, mor, kırmızı iplikle, özenle dokunmuş ince ketenden yirmi arşın boyunda nakışlı bir perde olacak. Dört direği ve dört tabanı bulunacak. 17Avlunun çevresindeki bütün direkler gümüş çemberlerle donatılacak. Çengelleri gümüş, tabanları tunç olacak. 18Avlunun boyu yüz, eni elli, çevresindeki perdelerin yüksekliği beş arşın olacak. Perdeleri özenle dokunmuş ince ketenden, tabanları tunçtan olacak. 19Konutta her türlü hizmet için kullanılacak bütün aletler, konutun ve avlunun bütün kazıkları da tunçtan olacak.”

20“İsrail halkına buyruk ver, kandilin sürekli yanıp ışık vermesi için saf sıkma zeytinyağı getirsinler. 21Harun'la oğulları kandilleri benim huzurumda, Buluşma Çadırı'nda, Levha Sandığı'nın önündeki perdenin dışında, akşamdan sabaha kadar yanar tutacaklar. İsrailliler için kuşaklar boyunca sürekli bir kural olacak bu.”

28:1“Bana kâhinlik etmeleri için İsrailliler arasından ağabeyin Harun'u, oğulları Nadav, Avihu, Elazar ve İtamar'ı yanına al. 2Ağabeyin Harun'a görkem ve saygınlık kazandırmak için kutsal giysiler yap. 3Bilgelik verdiğim becerikli adamlara söyle, Harun'a giysi yapsınlar. Öyle ki, bana kâhinlik etmek için kutsal kılınmış olsun. 4Yapacakları giysiler şunlardır: Göğüslük, efod, kaftan, nakışlı mintan, sarık, kuşak. Bana kâhinlik etmeleri için ağabeyin Harun'a ve oğullarına bu kutsal giysileri yapacaklar. 5Altın sırma, lacivert, mor, kırmızı iplik, ince keten kullanacaklar.”

6“Efodu altın sırmayla, lacivert, mor, kırmızı iplikle, özenle dokunmuş ince ketenden ustaca yapacaklar. 7Bağlanabilmesi için iki köşesine takılmış ikişer omuzluğu olacak. 8Efodun üzerinde efod gibi ustaca dokunmuş bir şerit olacak. Efodun bir parçası gibi lacivert, mor, kırmızı iplikle, altın sırmayla, özenle dokunmuş ince ketenden olacak. 9-10İki oniks taşı alacak, İsrailoğulları'nın adlarını, doğuş sırasına göre altısını birinin, altısını ötekinin üzerine oyacaksın. 11-12İsrailoğulları'nın adlarını bu iki taşın üzerine usta oymacıların mühür oyduğu gibi oyacaksın. Taşları altın yuvalar içine koyduktan sonra İsrailliler'in anılması için efodun omuzluklarına tak. Harun, anılmaları için onların adlarını RAB'bin önünde iki omuzunda taşıyacak. 13-14Altın yuvalar ve saf altından iki zincir yap. Zincirleri örme kordon gibi yapıp yuvalara yerleştir.”

15“Usta işi bir karar göğüslüğü yap. Onu da efod gibi, altın sırmayla, lacivert, mor, kırmızı iplikle, özenle dokunmuş ince ketenden yap. 16Dört köşe, eni ve boyu birer karış olacak; ikiye katlanacak. 17Üzerine dört sıra taş yuvası kak. Birinci sırada yakut, topaz, zümrüt; 18ikinci sırada firuze, laciverttaşı, aytaşı; 19üçüncü sırada gökyakut, agat, ametist; 20dördüncü sırada sarı yakut, oniks ve yeşim olacak. Taşlar altın yuvalara kakılacak. 21On iki taş olacak. Üzerlerine mühür oyar gibi İsrailoğulları'nın adları bir bir oyulacak. Bu taşlar İsrail'in on iki oymağını simgeleyecek.

22“Göğüslük için saf altından örme zincirler yap. 23İki altın halka yap, göğüslüğün üst iki köşesine birer halka koy. 24İki örme altın zinciri göğüslüğün köşelerindeki halkalara tak. 25Zincirlerin öteki iki ucunu iki yuvanın üzerinden geçirerek efodun ön tarafına, omuzlukların üzerine bağla. 26İki altın halka daha yap; her birini göğüslüğün alt iki köşesine, efoda bitişik iç kenarına tak. 27İki altın halka daha yap; efodun önündeki omuzluklara alttan, dikişe yakın, ustaca dokunmuş şeridin yukarısına tak. 28Göğüslüğün halkalarıyla efodun halkaları lacivert kordonla birbirine bağlanacak. Öyle ki, göğüslük efodun ustaca dokunmuş şeridinin yukarısında kalsın ve efoddan ayrılmasın.

29“Harun Kutsal Yer'e girerken, İsrailoğulları'nın adlarının yazılı olduğu karar göğüslüğünü yüreğinin üzerinde taşıyacak. Öyle ki, ben, RAB halkımı sürekli anımsayayım. 30Urim'le Tummim'i karar göğüslüğünün içine koy; öyle ki, Harun ne zaman huzuruma çıksa yüreğinin üzerinde olsunlar. Böylece Harun İsrailoğulları'nın karar vermek için kullandıkları Urim'le Tummim'i RAB'bin huzurunda sürekli yüreğinin üzerinde taşıyacak.”

31“Efodun altına giyilen kaftanı salt lacivert iplikten yap. 32Ortasında baş geçecek kadar bir boşluk bırak. Yırtılmaması için boşluğun kenarlarını yaka gibi dokuyarak çevir. 33Kaftanın kenarını çepeçevre lacivert, mor, kırmızı iplikten nar motifleriyle beze, aralarına altın çıngıraklar tak. 34Eteğin ucu bir altın çıngırak, bir nar, bir altın çıngırak, bir nar olmak üzere çepeçevre kaplanacak. 35Harun hizmet ederken bu kaftanı giyecek. En Kutsal Yer'e, huzuruma girip çıkarken duyulan çıngırak sesi onun ölmediğini gösterecek.

36“Saf altından bir levha yap ve üzerine mühür oyar gibi ‘RAB'be adanmıştır’ sözünü oy; 37lacivert bir kordonla sarığın ön tarafına bağla. 38Harun onu alnında taşıyacak. İsrailliler kutsal bağışlarını getirirken suç işlemişlerse, suçlarını Harun taşıyacak; onlar önümde kabul görsün diye levha sürekli Harun'un alnında bulunacak.

39“İnce ketenden işlemeli bir mintan doku, ince ketenden bir sarık, bir de nakışlı kuşak yap.

40“Harun'un oğullarına mintanlar, kuşaklar, görkem ve saygınlık kazandıracak başlıklar yap. 41Bu giysileri ağabeyin Harun'a ve oğullarına giydir; sonra bana kâhinlik etmeleri için onları meshedip ata ve kutsal kıl.

42“Edep yerlerini örtmek için onlara keten donlar yap. Boyu belden uyluğa kadar olacak. 43Harun'la oğulları Buluşma Çadırı'na girdiklerinde ya da Kutsal Yer'de hizmet etmek üzere sunağa yaklaştıklarında, suç işleyip ölmemek için bu donları giyecekler. Harun ve soyundan gelenler için sürekli bir kural olacak bu.”

29:1“Bana kâhinlik edebilmeleri için, Harun'la oğullarını kutsal kılmak üzere şunları yap: Bir boğa ile iki kusursuz koç al. 2İnce buğday unundan mayasız ekmek, zeytinyağıyla yoğrulmuş mayasız pideler, üzerine yağ sürülmüş mayasız yufkalar yap. 3Bunları bir sepete koyup boğa ve iki koçla birlikte bana getir. 4Harun'la oğullarını Buluşma Çadırı'nın giriş bölümüne getirip yıka. 5Giysileri al; mintanı, efodun altına giyilen kaftanı, efodu ve göğüslüğü Harun'a giydir. Efodun ustaca dokunmuş şeridini bağla. 6Başına sarığı sar, üzerine de kutsal tacı koy. 7Sonra mesh yağını al, başına dökerek onu meshet. 8Harun'un oğullarını öne çıkarıp onlara mintan giydir. 9Bellerine kuşak bağla, başlarına başlık koy. Kalıcı bir kural olarak kâhinlik onların işi olacak. Böylece Harun'la oğullarını atamış olacaksın.

10“Boğayı Buluşma Çadırı'nın önüne getir, Harun'la oğulları ellerini boğanın başına koysunlar. 11Boğayı huzurumda, Buluşma Çadırı'nın giriş bölümünde keseceksin. 12Kanını parmağınla sunağın boynuzlarına sür, artan kanı sunağın dibine dök. 13Hayvanın bağırsak ve işkembe yağlarını, karaciğer perdesini, böbreklerini ve böbrek yağlarını sunağın üzerinde yakacaksın. 14Etini, derisini, gübresini de ordugahın dışında yak. Bu günah sunusudur.

15“Bir koç getir, Harun'la oğulları ellerini koçun başına koysunlar. 16Koçu sen kes. Kanını sunağın her yanına dök. 17Koçu parçalara ayırıp bağırsaklarını, işkembesini, ayaklarını yıka, başla öteki parçaların yanına koy. 18*Sonra koçun tümünü sunağın üzerinde yak. Bu RAB'be sunulan yakmalık sunu, RAB'bi hoşnut eden koku, O'nun için yakılan sunudur.

19“Öteki koçu getir, Harun'la oğulları ellerini koçun başına koysunlar. 20Koçu sen kes. Kanını Harun'la oğullarının sağ kulak memelerine, sağ el ve ayaklarının baş parmaklarına sür. Artan kanı sunağın her yanına dök. 21Sunağın üzerindeki kanı ve mesh yağını Harun'la oğullarının ve giysilerinin üzerine serp. Böylece Harun'la oğulları ve giysileri kutsal kılınmış olacak.

22“Koçun yağını, kuyruk yağını, bağırsak ve işkembe yağlarını, karaciğer perdesini, böbreklerini, böbrek yağlarını ve sağ budunu al. –Çünkü bu, biri göreve atanırken kesilen koçtur.– 23Huzurumdaki mayasız ekmek sepetinden bir somun, yağlı pide ve yufka al, 24hepsini Harun'la oğullarının eline ver. Bunları benim huzurumda sallamalık sunu olarak salla, 25sonra ellerinden alıp sunakta yakmalık sunuyla birlikte beni hoşnut eden koku olarak yak. Bu, RAB için yakılan sunudur.

26“Harun'un atanması için sunulacak koçun döşünü huzurumda sallamalık sunu olarak salla. O döş senin payın olacak. 27Harun'la oğullarının atanması için kesilen koçun sallanmış olan döşüyle bağış olarak sunulan budunu bana ayır. 28İsrailliler bunları sürekli Harun'la oğullarının payına ayıracak. Bu, İsrailliler'in RAB'be sunduğu esenlik kurbanlarından biridir.

29“Harun'un kutsal giysileri, kendinden sonra oğullarına kalacak. Meshedilip atanırlarken bu giysileri giyecekler. 30Harun'un yerine kâhin olan oğlu, Kutsal Yer'de hizmet etmek üzere Buluşma Çadırı'na girdiğinde yedi gün bu giysileri giyecek.

31-32“Harun'la oğulları göreve atanırken kesilen koçun etini kutsal bir yerde haşlayacaksın. Haşlanan eti ve sepetteki ekmeği Buluşma Çadırı'nın giriş bölümünde yiyecekler. 33Atanıp kutsal kılınmaları için günahları bağışlatan bu sunuları yalnız onlar yiyebilir. Yabancı biri yiyemez, çünkü bu sunular kutsaldır. 34Atanmaları için kesilen kurbanın etinden ya da ekmekten sabaha artan olursa, yakacaksın. Bunlar yenmeyecek, çünkü kutsaldır.

35“Harun'la oğulları için sana buyurduklarımın hepsini yap. Atanmaları yedi gün sürecek. 36Günah bağışlatmak için günah sunusu olarak her gün bir boğa sunacaksın. Sunağı arındırmak için günah sunusu sun, kutsal kılmak için de meshet. 37Yedi gün sunağı arındırarak kutsal kılacaksın. Böylece sunak çok kutsal olacak. Ona dokunan her şey de kutsal sayılacaktır.”

38“Düzenli olarak her gün sunağın üzerinde bir yaşında iki erkek kuzu sunacaksınız. 39Kuzunun birini sabah, öbürünü akşamüstü sunun. 40Kuzuyla birlikte dörtte bir hin sıkma zeytinyağıyla yoğrulmuş onda bir efa ince un ve dökmelik sunu olarak dörtte bir hin şarap sunacaksınız. 41Öbür kuzuyu akşamüstü, beni hoşnut eden koku, yakılan sunu olarak, sabahki gibi tahıl sunusu ve dökmelik sunuyla birlikte bana sunacaksınız.

42“Bu yakmalık sunu Buluşma Çadırı'nın giriş bölümünde, RAB'bin huzurunda, kuşaklar boyu sürekli sunulacaktır. Musa'yla konuşmak için İsrail halkıyla orada buluşacağım. 43İsrailliler'le buluşurken çadır görkemimle kutsal kılınacak.

44“Buluşma Çadırı'nı ve sunağı kutsal kılacak, Harun'la oğullarını bana kâhinlik etmeleri için görevlendireceğim. 45İsrailliler arasında yaşayacak, onların Tanrısı olacağım. 46Anlayacaklar ki, aralarında yaşamak için onları Mısır'dan çıkaran Tanrıları RAB benim. Tanrıları RAB benim.”

AÇIKLAMA: Tanrı’nın halkı arasında konutunu kurma arzusu onlarla birlikte yaşamak istediğini gösterir ama aynı zamanda herkes istediği şekilde Rab’bin huzuruna çıkamazdı. Ebedi ve yüce Tanrı’nın önüne çıkmak hafife alınacak bir olay değildi. Kutsal Yahve’yle görüşmek isteyen O’nun belirlediği kutsallık yolundan yaklaşması gerekiyordu. Şimdi Buluşma Çadırının ibadet düzeninde baş rol oynayan yakmalık sunağını görüyoruz. Çok eskiden beri Tanrı’ya yaklaşmak isteyen kurbanın kanıyla gelmeliydi. Habil veya Nuh olsun, İbrahim veya Yakup olsun hepsi Rab’be yakardıklarında taştan bir sunak yapıp üzerinde kusursuz bir hayvan kurban ederlerdi (Yaratılış 8:20, 12:8-9, 35:1-7). Kurbanın dökülen kanı insanın günahına karşılık ödenmesi gereken fidyeyi sembolize ederdi. Sunak da insanın ya şükretmek için ya da günahından af dilemek için Tanrı’yla buluştuğu yerdi. Buluşma Çadırının düzenine gelince sunağın yeri çok öncellikliydi. Kutsal çadırın kapısının tam karşısında bulunması dikkat çeker. Mesajı açık ve net: Tanrı’nın huzuruna erişmek isteyen günahlarına karşılık kurban getirmeli, ancak o şekilde Tanrı’yla ilişkisini sürdürebilirdi.

Aynı zamanda Buluşma Çadırının etrafını çevreleyen süslü perdelerden oluşan yaklaşık 2,5 metre yüksekliğinde bir çit vardı. Kapsadığı alan aşağı yukarı bir futbol sahasının yarısı kadardı. Bu alana kahinlerden, yani tapınak görevlilerinden, başkası giremezdi. En başta Rab Musa’nın ağabeyi olan Harun’u ve dört oğlunu kahinlik görevi için seçti. Kutsal hizmetlerini vurgulamak adına giymeleri için özel bir takım elbise tarif edilir. Buluşma Çadırına her girdiklerinde bu kutsal giysiler giymeleri gerekiyordu. Beyaz bir mintanın üstünde ‘efod’ isminde süslü bir kaftan giyiyorlardı. Efod lacivert, mor ve kırmızı iplikle özenle dokunmuş ince ketenden ustaca hazırlanan bir kıyafetti. Omuzlarında İsrail oymaklarının adı yazılan iki oniks taşı vardı. Bununla tüm halkın sorumluluğunu taşıdıklarını anımsıyorlardı. Efodun önünde on iki değerli taş sergileyen kare saf altından bir plaket asılı duruyordu. Bunlar da İsrail’in on iki oymağını simgeliyordu ve başkâhinin onları Tanrı’nın önünde temsil ettiğini gösteriyordu. Bu özel efod ve göğüslük özellikle başkâhin olarak görev yapan Harun’a ayrılmıştı. Diğer kahinler ise salt lacivert iplikten yapılan mintan giyiyorlardı. Hepsi başlarında ince ketenden bir sarık da giyiyorlardı. Ama başkâhin Harun’un sarığın önünde saf altından yapılan bir levhanın üzerinde şu sözler yazılıydı: ‘Yahve’ye adanmıştır’.

İlerleyen bölümlerde kahinlerin atanmasıyla ilgili detaylı bilgiler yer alır. Bu törene eşlik edecek kurbanlar da vardı. Kahinin günah işlememek ve kendini lekelememek için her daim dikkat etmesi gerekiyordu çünkü o özellikle Tanrı’nın kutsallığını temsil ediyordu. Her gün sabah ve akşam olmak üzere yakmalık sunağında iki kusursuz kurban sunmaları gerekiyordu. Böylece insanın Tanrı’ya nasıl yaklaşması gerektiğini gösteriyorlardı. Yani kutsallık olmadan Tanrı’ya yaklaşmak mümkün değil çünkü Rab insanın günahını ört bas edemez. Tabii zaman ilerledikçe İsrailliler kutsal olmanın insanın gücüyle mümkün olmadığını öğrendiler. Kahinler de Tanrı’nın kutsallığına yaraşamayacaklarını da fark ettiler. İşte bu yüzden Rab kusursuz bir başkahin gönderdi, O da İsa Mesih’tir. O’nun kendi kanıyla sunduğu fidye sonucunda, O’na iman eden herkes Tanrı’nın huzuruna özgürce yaklaşabilir (İbraniler 10:19-22). img


TAPINAĞIN KURALLARI

Mısır’dan Çıkış 30:1-31:18

1“Üzerinde buhur yakmak için akasya ağacından bir sunak yap. 2Kare biçiminde, boyu ve eni birer arşın, yüksekliği iki arşın, boynuzları kendinden olacak. 3Üstünü, yanlarını, boynuzlarını saf altınla kapla. Çevresine altın pervaz yap. 4İki yandaki pervazın altına iki altın halka yap. Bunlar sunağın taşınması için sırıkların geçmesine yarayacak. 5Sırıkları akasya ağacından yap ve altınla kapla. 6Sunağı Levha Sandığı'nın karşısındaki perdenin, sandığın üzerindeki Bağışlanma Kapağı'nın önüne, seninle buluşacağım yere koy.

7“Harun her sabah kandillerin bakımını yaparken sunağın üzerinde güzel kokulu buhur yakacak. 8Akşamüstü kandilleri yakarken yine buhur yakacak. Böylece huzurumda kuşaklar boyunca sürekli buhur yanacak. 9Sunağın üzerinde başka buhur, yakmalık sunu* ya da tahıl sunusu* sunmayacaksınız; üzerine dökmelik sunu dökmeyeceksiniz. 10Harun yılda bir kez sunağın boynuzlarını arındıracak. Kuşaklarınız boyunca yılda bir kez günahları bağışlatmak için sunulan sununun kanıyla sunağı arındıracak. Sunak ben RAB için çok kutsaldır.”

11RAB Musa'ya şöyle dedi: 12“İsrailliler'in sayımını yaptığın zaman, herkes canına karşılık bana bedel ödeyecektir. Öyle ki, sayım yapılırken başlarına bela gelmesin. 13*Sayılan herkes armağan olarak bana yarım kutsal yerin şekeli verecektir. –Bir şekel yirmi geradır.– 14Sayılan yirmi yaşındaki ve daha yukarı yaştaki herkes bana armağan verecektir. 15Canlarınızın bedeli olarak bu armağanı verdiğinizde, zengin yarım şekelden fazla, yoksul yarım şekelden eksik vermeyecek. 16İsrailliler'den bedel olarak verilen paraları toplayacak, Buluşma Çadırı'nın hizmetinde kullanacaksın. Bu paralar canlarınızın bedeli olarak ben, RAB'be İsrailliler'i hep anımsatacak.”

17RAB Musa'ya şöyle dedi: 18*“Yıkanmak için tunç bir kazan yap. Ayaklığı da tunçtan olacak. Buluşma Çadırı ile sunağın arasına koyup içine su doldur. 19Harun'la oğulları ellerini, ayaklarını orada yıkayacaklar. 20-21Buluşma Çadırı'na girmeden ya da RAB için yakılan sunuyu sunarak hizmet etmek üzere sunağa yaklaşmadan önce, ölmemek için ellerini, ayaklarını yıkamalılar. Harun'la soyunun bütün kuşakları boyunca sürekli bir kural olacak bu.”

22*RAB Musa'ya şöyle dedi: 23“Şu nadide baharatı al: 500 şekel sıvı mür, yarısı kadar, yani 250'şer şekel güzel kokulu tarçın ve kamış, 24500 kutsal yerin şekeli hıyarşembe, bir hini de zeytinyağı. 25Bunlardan ıtriyatçı ustalığıyla güzel kokulu kutsal bir mesh yağı yap. Ona kutsal mesh yağı denecek. 26-28Buluşma Çadırı'nı, Levha Sandığı'nı, masayla takımlarını, kandillikle takımlarını, buhur sunağını, yakmalık sunu sunağıyla bütün takımlarını, kazanı ve kazan ayaklığını hep bu yağla meshet. 29Onları kutsal kıl ki, çok kutsal olsunlar. Onlara değen her şey kutsal sayılacaktır.

30“Bana kâhin olmaları için Harun'la oğullarını meshedip kutsal kıl. 31İsrailliler'e de ki, ‘Kuşaklarınız boyunca bu kutsal mesh yağı yalnız benim için kullanılacak. 32İnsan bedenine dökülmeyecek. Aynı reçeteyle benzeri yapılmayacak. O kutsaldır ve sizin için kutsal olacaktır. 33Onun benzerini yapan ya da kâhin olmayan birinin üzerine döken herkes halkının arasından atılacaktır.’ ”

34Sonra RAB Musa'ya şöyle dedi: “Güzel kokulu baharat –kara günnük, onika, kasnı ve saf günnük– al. Hepsi aynı ölçüde olsun. 35Bir ıtriyatçı ustalığıyla bunlardan güzel kokulu bir buhur yap. Tuzlanmış, saf ve kutsal olacak. 36Birazını çok ince döv, Buluşma Çadırı'nda seninle buluşacağım yere, Levha Sandığı'nın önüne koy. Sizin için çok kutsal olacaktır. 37Aynı reçeteyle kendinize buhur yapmayacaksınız. Onu RAB için kutsal sayacaksınız. 38Kim koklamak için aynısını yaparsa halkının arasından atılacaktır.”

31:1RAB Musa'ya şöyle dedi: 2“Bak, Yahuda oymağından özellikle Hur oğlu Uri oğlu Besalel'i seçtim. 3Beceri, anlayış, bilgi ve her türlü ustalık vermek için onu ruhumla doldurdum. 4Öyle ki, altın, gümüş, tunç işleyerek ustaca yapıtlar üretsin; 5taş kesme ve kakmada, ağaç oymacılığında, her türlü sanat dalında çalışsın. 6Ayrıca Dan oymağından Ahisamak oğlu Oholiav'ı onunla çalışması için görevlendirdim. Sana buyurduğum işlerin hepsini yapabilsinler diye öteki becerikli adamlara üstün yetenek verdim. 7Buluşma Çadırı'nı, Levha Sandığı'nı, sandığın üzerindeki Bağışlanma Kapağı'nı, çadırın bütün takımlarını, 8masayla takımlarını, saf altın kandillikle takımlarını, buhur sunağını, 9yakmalık sunu sunağıyla takımlarını, kazanla kazan ayaklığını, 10dokunmuş giysileri –Kâhin Harun'un kutsal giysileriyle oğullarının kâhin giysilerini– 11mesh yağını, kutsal yer için güzel kokulu buhuru tam sana buyurduğum gibi yapsınlar.”

12RAB Musa'ya şöyle buyurdu: 13“İsrailliler'e de ki, ‘Şabat günlerimi kesinlikle tutmalısınız. Çünkü o sizinle benim aramda kuşaklar boyu sürecek bir belirtidir. Böylece anlayacaksınız ki, sizi kutsal kılan RAB benim.

14“ ‘Şabat Günü'nü tutmalısınız, çünkü sizin için kutsaldır. Kim onun kutsallığını bozarsa, kesinlikle öldürülmeli. O gün çalışan herkes halkının arasından atılmalı. 15*Altı gün çalışılacak; ama yedinci gün RAB'be adanmış Şabat'tır, dinlenme günüdür. Şabat Günü çalışan herkes kesinlikle öldürülmelidir. 16İsrailliler, sonsuza dek sürecek bir antlaşma gereği olarak, Şabat Günü'nü kuşaklar boyu kutlamaya özen gösterecekler. 17*Bu, İsrailliler'le benim aramda sürekli bir belirti olacaktır. Çünkü ben, RAB yeri göğü altı günde yarattım, yedinci gün işe son verip dinlendim.’ ”

18Tanrı Sina Dağı'nda Musa'yla konuşmasını bitirince, üzerine eliyle antlaşma koşullarını yazdığı iki taş levhayı ona verdi.

AÇIKLAMA: Buluşma Çadırında görev yapan kahinler halkın kurbanlarını kesip Tanrı’ya sunmanın yanı sıra devamlı dua ederek topluluk adına Rab’be yakarırlardı. Onlar birer aracıydı. Sabah ve akşam günlük kurbanı sunmakla beraber Buluşma Çadırının ilk bölümüne girip kandillerin bakımımı yapar, ekmeği yeniler ve küçük bir sunak üzerinde hoş kokulu buhur yakarlardı. Buhur sunağı çadırın önünde duran koca yakmalık sunağından farklıydı. Küçük sunakta yakılan buhur Tanrı’nın huzurunda yükselen duaları temsil ederdi (Vahiy 8:3). Yükselen hoş koku Tanrı’nın kutsalların dualarını nasıl karşıladığını vurgular. İman dolu yürekten ve pak dudaklardan çıkan yakarışlar Tanrı’nın önünde güzel kokulu esans gibidir. Tapınakta kullanılan bu buhurun tarifi özeldi, yani İsraillilerin onu başka işlerde kullanmaları yasaktı. Benzer şekilde Tanrı’ya edilen dua ve yakarışlar yalnızca Rab’be özgüdür çünkü bir tek O yalvarışımıza layıktır.

Daha sonra sayım yapıldığında her vatandaşın ödemesi gereken bir ‘bağışlama bedeli’ söz konusu. İsrail toplumunda doğan herkes canına karşılık kahinlere yarım şekel yani yaklaşık 5 gram gümüş ödemesi gerekiyordu. Bu tapınağın hizmeti için toplanan bir tür vergiydi ve daha sonra yılda bir kere toplanmaya başlandı (Matta 17:24). Ardından büyük bir yıkanma kazanından bahsedilir. Berrak su taşıyan bu kazan Buluşma Çadırının hemen önünde bulunuyordu. Her tapınağa girdiklerinde ve çıktıklarında kahinler ellerini ve ayaklarını titiz bir şekilde yıkamaları gerekiyordu. Tanrı’nın konutunda temizlik zorunluydu. Sonra kutsal mesh yağının tarifi de var. Kutsal bir görev için kullanılan her şey ve herkes bu mesh yağıyla kutsanması gerekiyordu. Buluşma Çadırı için yapılan tüm araç gereçler ve eşyalar mesh edilir. Aynı şekilde tapınakta görev yapan kahinler de mesh edilmeli. İlerleyen yıllarda İsrail’in Kralı olarak görev yapanların da aynı kutsal yağ ile mesh edildiğini görüyoruz (1.Samuel 16:13). Benzer şekilde ilerleyen zamanda beklenen büyük Kral ve Kurtarıcı da ‘Mesih’ olarak bilinmeye başlandı (Mezmur 2).

Sina Dağının başında tüm bu talimatları Musa’ya ileten Tanrı, son olarak Buluşma Çadırını inşa etmek üzere seçtiği ve özelce donattığı iki ustayı işaret eder: Besalel ve Oholiav. Sonuçta bu basit bir iş değildi çünkü yeryüzünde yapılacak olan Buluşma Çadırı esas Tanrı’nın gökyüzünde yaptığı konutun kopyası olacaktı (İbraniler 8:5). O yüzden Rab yeryüzündeki konutunu yapacak ustaları beceri, anlayış ve bilgiyle donatmak üzere onları kendi Ruhuyla mesh eder. Verilen tüm talimatlara birebir uymaları gerekiyordu. Son olarak Şabat Günü yani dinlenme günü olarak ayrılan haftanın son günü Cumartesiyle ilgili kısa bir hatırlatma var. Rab bu günü İsrail halkına aralarında yapılan kutsal antlaşmanın belirtisi ya da işareti olarak verdiğini belirtir. Altı gün çalışıp yedinci günde Tanrı’yı anmak üzere istirahat etmeleri gerekiyordu. Tabi bizler bugün Şabat Günü yasasına bağlı değiliz çünkü bu buyruk özel olarak Yahudi halkına verildi (Koloseliler 2:16-17). Yine de belirli aralıklarda durup dinlenmeyi ve Tanrı’yla ailemize vakit ayırmayı ilke edinmek son derece yararlıdır.

BÜYÜK İHANET

Mısır’dan Çıkış 32:1-35

1*Halk Musa'nın dağdan inmediğini, geciktiğini görünce, Harun'un çevresine toplandı. Ona, “Kalk, bize öncülük edecek bir ilah yap” dediler, “Bizi Mısır'dan çıkaran adama, Musa'ya ne oldu bilmiyoruz!”

2Harun, “Karılarınızın, oğullarınızın, kızlarınızın kulağındaki altın küpeleri çıkarıp bana getirin” dedi. 3Herkes kulağındaki küpeyi çıkarıp Harun'a getirdi. 4*Harun altınları topladı, oymacı aletiyle buzağı biçiminde dökme bir put yaptı. Halk, “Ey İsrailliler, sizi Mısır'dan çıkaran Tanrınız budur!” dedi.

5Harun bunu görünce, buzağının önünde bir sunak yaptı ve, “Yarın RAB'bin onuruna bayram olacak” diye ilan etti. 6*Ertesi gün halk erkenden kalkıp yakmalık sunular* sundu, esenlik sunuları* getirdi. Yiyip içmeye oturdu, sonra kalkıp çılgınca eğlendi.

7RAB Musa'ya, “Aşağı in” dedi, “Mısır'dan çıkardığın halkın baştan çıktı. 8Buyurduğum yoldan hemen saptılar. Kendilerine dökme bir buzağı yaparak önünde tapındılar, kurban kestiler. ‘Ey İsrailliler, sizi Mısır'dan çıkaran ilahınız budur!’ dediler.”

9RAB Musa'ya, “Bu halkın ne inatçı olduğunu biliyorum” dedi, 10“Şimdi bana engel olma, bırak öfkem alevlensin, onları yok edeyim. Sonra seni büyük bir ulus yapacağım.”

11*Musa Tanrısı RAB'be yalvardı: “Ya RAB, niçin kendi halkına karşı öfken alevlensin? Onları Mısır'dan büyük kudretinle, güçlü elinle çıkardın. 12Neden Mısırlılar, ‘Tanrı kötü amaçla, dağlarda öldürmek, yeryüzünden silmek için onları Mısır'dan çıkardı’ desinler? Öfkelenme, vazgeç halkına yapacağın kötülükten. 13**Kulların İbrahim'i, İshak'ı, İsrail'i anımsa. Onlara kendi üzerine ant içtin, ‘Soyunuzu gökteki yıldızlar kadar çoğaltacağım. Söz verdiğim bu ülkenin tümünü soyunuza vereceğim. Sonsuza dek onlara miras olacak’ dedin.” 14Böylece RAB halkına yapacağını söylediği kötülükten vazgeçti.

15Musa döndü, elinde antlaşma koşulları yazılı iki taş levhayla dağdan indi. Levhaların ön ve arka iki yüzü de yazılıydı. 16Onları Tanrı yapmıştı, üzerlerindeki oyma yazılar O'nun yazısıydı.

17Yeşu, bağrışan halkın sesini duyunca, Musa'ya, “Ordugahtan savaş sesi geliyor!” dedi.

18Musa şöyle yanıtladı:

Ne yenenlerin,

Ne de yenilenlerin sesidir bu;

Ezgiler duyuyorum ben.”

19Musa ordugaha yaklaşınca, buzağıyı ve oynayan insanları gördü; çok öfkelendi. Elindeki taş levhaları fırlatıp dağın eteğinde parçaladı. 20Yaptıkları buzağıyı alıp yaktı, toz haline gelinceye dek ezdi, sonra suya serperek İsrailliler'e içirdi.

21Harun'a, “Bu halk sana ne yaptı ki, onları bu korkunç günaha sürükledin?” dedi.

22Harun, “Öfkelenme, efendim!” diye karşılık verdi, “Bilirsin, halk kötülüğe eğilimlidir. 23*Bana, ‘Bize öncülük edecek bir ilah yap. Bizi Mısır'dan çıkaran adama, Musa'ya ne oldu bilmiyoruz’ dediler. 24Ben de, ‘Kimde altın varsa çıkarsın’ dedim. Altınlarını bana verdiler. Ateşe atınca, bu buzağı ortaya çıktı!”

25Musa halkın başıboş hale geldiğini gördü. Çünkü Harun onları dizginlememiş, düşmanlarına alay konusu olmalarına neden olmuştu. 26Musa ordugahın girişinde durdu, “RAB'den yana olanlar yanıma gelsin!” dedi. Bütün Levililer çevresine toplandı.

27Musa şöyle dedi: “İsrail'in Tanrısı RAB diyor ki, ‘Herkes kılıcını kuşansın. Ordugahta kapı kapı dolaşarak kardeşini, komşusunu, yakınını öldürsün.’ ” 28Levililer Musa'nın buyruğunu yerine getirdiler. O gün halktan üç bine yakın adam öldürüldü. 29Musa, “Bugün kendinizi RAB'be adamış oldunuz” dedi, “Herkes öz oğluna, öz kardeşine düşman kesildiği için bugün RAB sizi kutsadı.”

30Ertesi gün halka, “Korkunç bir günah işlediniz” dedi, “Şimdi RAB'bin huzuruna çıkacağım. Belki günahınızı bağışlatabilirim.”

31Sonra RAB'be dönerek, “Çok yazık, bu halk korkunç bir günah işledi” dedi, “Kendilerine altın put yaptılar. 32*Lütfen günahlarını bağışla, yoksa yazdığın kitaptan adımı sil.”

33RAB, “Kim bana karşı günah işlediyse onun adını sileceğim” diye karşılık verdi, 34“Şimdi git, halkı sana söylediğim yere götür. Meleğim sana öncülük edecek. Ama zamanı gelince günahlarından ötürü onları cezalandıracağım.”

35RAB halkı cezalandırdı. Çünkü Harun'a buzağı yaptırmışlardı.

AÇIKLAMA: İsrail halkı Tanrı’yla kutsal bir antlaşmaya imza attı, ne var ki kırk gün geçmeden onu ayakaltında çiğnediler. Antlaşma levhaları henüz dağdan getirilmeden topluluk korkunç bir günaha, rezil bir putperestliğe dalıp gitti. Musa Sina Dağında Tanrı’dan son buyrukları alırken İsrail halkı aşağıda on emirin en az ilk üçünü bir kerede kırdı. Musa’yı haftalarca görmeyen topluluk ağabeyi Harun’u kuşatarak ‘Bizi kurtaran Musa’ya ne olduğunu bilmiyoruz, kalk bize bir ilah yap’ dediler. Halkın yoğun baskısına maruz kalan Harun da altın getirmelerini söyledi. Ardından oymacı aletiyle buzağı biçiminde dökme bir put yaptı. Sonra halka ‘Sizi Mısır’dan kurtaran Tanrı budur’ dedi. Harun’un nasıl bu kadar büyük bir hata yaptığını bilmiyoruz. Acaba halk onu tehdit etti mi yoksa kardeşi Musa gelmeyince, öldüğünü mü sandı? Tabii henüz Tanrı’yı tam anlamıyla tanımadıklarını da hatırlamalıyız. Bir sonraki ayetlerden Harun’un Yahve’nin onlara öğrettiği yeni inancı eski inançlarıyla harmanlayıp sentez yaratmak istediği anlaşılıyor. Altın buzağı önünde bir sunak yaptırır, hatta ertesi gün İsrail’in Tanrısı ‘Yahve’ adına bayram yapılacağını ilan eder. Bir sonraki gün halkı altın buzağı etrafında toplanıp kurbanlar sunar ama kısa bir süre içinde yiyip içmeye hatta çılgınca eğlenmeye başlar. Burada geçen söz korkunç bir sefahati kasteder (1.Korintliler 10:7-8).

Tam bu sırada dağın başında Musa’yla görüşen Tanrı, derhal aşağı inmesi gerektiğini söyler. Halkın günahını gören Rab tümden sapıttıklarını belirtiyor. Bu Tanrı’ya karşı işlenebileceği en korkunç hakaret ve ihanetti. Sanki Yahve değil de, boş putlar İsrail halkını Mısır’dan kurtardı. Oysa ki Rab’bin Mısır’da yaptığı bütün mucizeler putların yararsız olduğunu fazlasıyla ispatlamıştı. Halkın inatçılığını tespit eden Rab’bin öfkesine karşın Musa onlara merhamet göstermesini rica eder. Tabi Musa henüz ne kadar korkunç bir günaha saptıklarını kendi gözleriyle görmemişti o yüzden Rab’bin İsrail’in atalarına asırlar önce yaptığı kutsal antlaşmayı anımsatarak Tanrı’nın gazabını yatıştırmaya çalışır. Rab de Musa’nın yalvarışından ötürü gazabından kısmen vazgeçer. Bu söz başta bize tuhaf gelebilir. Tanrı fikrini değiştirir mi? Elbette ki Tanrı ne olacağını biliyordu ancak bu olayda Musa’nın yakarışına da müsaade etti. Burada duanın gücünü görebiliyoruz. Yalnızca Tanrı’nın adaletine kalsa dünyayı çoktan yıkıp yok etmişti. Ancak kutsalların dualarına da yer veriyor ki günah esiri olan dünyaya kendisi gibi yürek taşıyalım.

Bu arada aşağı inen Musa’yla Yeşu ordugahtan yükselen kargaşa seslerini duymaya başlar. Kaosu ve korkunç sefahati gören Musa Tanrı’nın eliyle yazılan antlaşma levhalarını yere fırlatır. Böylece Tanrı’nın buyruklarını tümden çiğnediklerini göstermiş oldu. Altın buzağı toz haline getirip suya serper ve İsrail topluluğuna içirerek hem putun boş olduğunu hem de günahlarını tatmalarını sağlar. Bu sırada Harun’un savunması oldukça trajik komik: ‘Öfkelenme efendim...altınları bana verdiler, ateşe atınca bu buzağı ortaya çıktı!’ Ne var ki çoğumuz günahta yakalandığımızda benzer şekilde mazeret uydurarak kepaze duruma düşüyoruz. Halkın başıboş rezil halini gören Musa ‘Yahve’den yana kim var?’ der. Kendi oymağından ve günaha bulaşmayan Levililer etrafında toplanır. Sonra Musa kardeş arkadaş demeden ordugahı boydan boya geçerek günah işleyen herkesi kılıçtan geçirmelerini buyurur. Gösterdikleri bu sadakat yüzünden Rab onları daha sonra Tapınak görevlileri olarak atadı. Kargaşayı yatıştırdıktan sonra Musa halk adına yalvarmak için yeniden Rab’bin huzuruna çıkar. Bu bölümde insanın mayasını çok net bir şekilde görebiliriz. İsrail değil de hangi ulus olursa olsun, başta Tanrı’nın buyruklarını onaylar ama eninde sonunda korkunç putperestliğe ve sefahate düşer. Gerçek şu ki insan iyi niyetiyle ya da ‘insanlığıyla’ asla kurtulamaz. Hamdolsun ki Rab İsa Mesih’i bizi bizden kurtarmak için ve Tanrı’yla barıştırmak için geldi.

img

YENİ BAŞLANGIÇ

Mısır’dan Çıkış 33:1-34:35

1*RAB Musa'ya, “Buradan git” dedi, “Sen ve Mısır'dan çıkardığın halk İbrahim'e, İshak'a, Yakup'a, ‘Orayı senin soyuna vereceğim’ diye ant içtiğim topraklara gidin. 2-3Süt ve bal akan ülkeye senden önce bir melek gönderecek, Kenan, Amor, Hitit, Periz, Hiv ve Yevus halklarını oradan kovacağım. Ben sizinle gelmeyeceğim, çünkü inatçı insanlarsınız. Belki sizi yolda yok ederim.”

4Halk bu kötü haberi duyunca yasa büründü. Kimse takı takmadı. 5Çünkü RAB Musa'ya şöyle demişti: “İsrailliler'e de ki, ‘Siz inatçı insanlarsınız. Bir an aranızda kalsam, sizi yok ederim. Şimdi üzerinizdeki takıları çıkarın, size ne yapacağıma karar vereyim.’ ” 6Böylece Horev Dağı'ndan sonra İsrailliler takılarını çıkardı.

7Musa bir çadır alır, ordugahın dışına, biraz öteye kurardı. Ona ‘Buluşma Çadırı’ derdi. Kim RAB'be danışmak istese, ordugahın dışındaki Buluşma Çadırı'na giderdi. 8Musa ne zaman çadıra gitse, bütün halk kalkar, herkes çadırının girişinde durarak Musa içeri girinceye kadar arkasından bakardı. 9Musa çadıra girince, bulut sütunu aşağı iner, RAB Musa'yla konuştuğu sürece girişi kapardı. 10Bulut sütununun çadırın girişinde durduğunu gören herkes kalkar, kendi çadırının girişinde tapınırdı. 11RAB Musa'yla iki arkadaş gibi yüz yüze konuşurdu. Sonra Musa ordugaha dönerdi. Ama genç yardımcısı Nun oğlu Yeşu çadırdan çıkmazdı.

12Musa RAB'be şöyle dedi: “Bana, ‘Bu halka öncülük et’ diyorsun, ama kimi benimle göndereceğini söylemedin. Bana, ‘Seni adınla tanıyorum, senden hoşnudum’ demiştin. 13Eğer benden hoşnutsan, lütfen şimdi bana yollarını göster ki, seni daha iyi tanıyıp hoşnut etmeye devam edeyim. Unutma, bu ulus senin halkındır.”

14RAB, “Varlığım sana eşlik edecek” diye yanıtladı, “Seni rahata kavuşturacağım.”

15Musa, “Eğer varlığın bize eşlik etmeyecekse, bizi buradan çıkarma” dedi, 16“Yoksa benden ve halkından hoşnut kaldığın nereden bilinecek? Bize eşlik etmenden, değil mi? Ancak o zaman benimle halkın yeryüzünün öteki halklarından ayırt edilebiliriz.”

17RAB, “Söylediğin gibi yapacağım” dedi, “Çünkü senden hoşnut kaldım, adınla tanıyorum seni.”

18Musa, “Lütfen görkemini bana göster” dedi.

19*RAB, “Bütün iyiliğimi önünden geçireceğim” diye karşılık verdi, “Adımı, RAB adını senin önünde duyuracağım. Merhamet ettiğime merhamet edeceğim, acıdığıma acıyacağım. 20Ancak, yüzümü görmene izin veremem. Çünkü yüzümü gören yaşayamaz.” 21Sonra, “Yakınımda bir yer var” dedi, “Orada, kayanın üzerinde dur. 22Görkemim oradan geçerken seni kayanın kovuğuna sokup geçinceye kadar elimle örteceğim. 23Elimi kaldırdığımda, sırtımı göreceksin. Ama yüzüm görülmeyecek.”

34:1RAB Musa'ya, “Öncekiler gibi iki taş levha kes” dedi, “Kırdığın levhaların üzerindeki sözleri onlara yazacağım. 2Sabaha kadar hazırlan, sabah olunca Sina Dağı'na çık; dağın tepesinde, huzurumda dur. 3Senden başka kimse dağa çıkmasın, dağın hiçbir yerinde kimse görülmesin. Dağın eteğinde davar ya da sığır da otlamasın.”

4Musa öncekiler gibi iki taş levha kesti. RAB'bin buyurduğu gibi sabah erkenden kalktı, taş levhaları yanına alarak Sina Dağı'na çıktı. 5RAB bulutun içinde oraya inip onunla birlikte durdu ve adını RAB olarak duyurdu. 6Musa'nın önünden geçerek, “Ben RAB'bim” dedi, “RAB, acıyan, lütfeden, tez öfkelenmeyen, sevgisi engin ve sadık Tanrı. 7Binlercesine sevgi gösterir, suçlarını, isyanlarını, günahlarını bağışlarım. Hiçbir suçu cezasız bırakmam. Babaların işlediği suçun hesabını oğullarından, torunlarından, üçüncü, dördüncü kuşaklardan sorarım.”

8Musa hemen yere kapanıp tapındı. 9“Ya Rab, eğer benden hoşnutsan, lütfen bizimle gel” dedi, “Bunlar inatçı insanlardır. Sen suçlarımızı, günahlarımızı bağışla. Bizi kendi mirasın olarak benimse.”

10RAB, “Senin halkınla bir antlaşma yapıyorum” dedi, “Onların önünde dünyada ve öteki uluslar arasında görülmemiş harikalar yapacağım. Arasında yaşadığın halk neler yapabileceğimi görecek. Senin için korkunç şeyler yapacağım. 11Bugün sana verdiğim buyruğu tut. Amor, Kenan, Hitit, Periz, Hiv ve Yevus halklarını senin önünden kovacağım. 12Gideceğin ülkedeki insanlarla antlaşma yapmaktan kaçın. Çünkü bu senin için bir tuzak olur. 13*Onların sunaklarını yıkacak, dikili taşlarını parçalayacak, Aşera putlarını keseceksiniz. 14Başka ilahlara tapmayacaksınız. Çünkü ben adı Kıskanç bir RAB'bim, kıskanç bir Tanrı'yım. 15Ülke halkıyla herhangi bir antlaşma yapmayın. Yoksa onlar başka ilahlara gönül verir, kurban keserken sizi de çağırırlar; siz de gider yersiniz. 16Kızlarını oğullarınıza alırsınız. Kızlar başka ilahlara gönül verirken oğullarınızı da artlarından sürükler.

17*“Dökme putlar yapmayacaksınız.

18*“Size buyurduğum gibi, Aviv ayının belirli günlerinde yedi gün mayasız ekmek yiyerek Mayasız Ekmek Bayramı'nı kutlayacaksınız. Çünkü Mısır'dan Aviv ayında çıktınız.

19*“Bütün ilk doğanlar benimdir; ister sığır, ister davar olsun, ilk doğan erkek hayvanlarınızın tümü bana aittir. 20*İlk doğan sıpanın bedelini bir kuzuyla ödeyin. Bedelini ödemeyecekseniz, sıpanın boynunu kıracaksınız. Bütün ilk doğan oğullarınızın bedelini ödemelisiniz.

Kimse huzuruma eli boş çıkmasın.

21*“Altı gün çalışacak, yedinci gün dinleneceksiniz. Ekim, biçim vakti bile olsa dinleneceksiniz.

22**“İlk buğday biçiminde Haftalar Bayramı, yıl sonunda da Ürün Devşirme Bayramı yapacaksınız. 23Bütün erkekleriniz yılda üç kez İsrail'in Tanrısı ben Egemen RAB'bin huzuruna çıkacaklar. 24Öteki ulusları önünüzden kovacak, sınırlarınızı genişleteceğim. Yılda üç kez Tanrınız RAB'bin önüne çıktığınız zaman, kimse ülkenize göz dikemeyecek.

25*“Evinizde maya bulunduğu sürece bana kurban kesmeyeceksiniz. Fısıh kurbanı sabaha bırakılmayacak.

26“Toprağınızın seçme ilk ürünlerini Tanrınız RAB'bin Tapınağı'na getireceksiniz.

Oğlağı anasının sütünde haşlamayacaksınız.”

27RAB Musa'ya, “Bunları yaz” dedi, “Çünkü seninle ve İsrailliler'le bu sözlere dayanarak antlaşma yaptım.” 28Musa orada kırk gün kırk gece RAB'le birlikte kaldı. Ağzına ne ekmek koydu, ne de su. Antlaşma sözlerini, on buyruğu taş levhaların üzerine yazdı.

29*Musa elinde iki antlaşma levhasıyla Sina Dağı'ndan indi. RAB'le konuştuğu için yüzü ışıldıyordu, ama kendisi bunun farkında değildi. 30Harun'la İsrailliler Musa'nın ışıldayan yüzünü görünce, ona yaklaşmaya korktular. 31Musa onları yanına çağırdı. Harun'la İsrail topluluğunun bütün önderleri çevresine toplandılar. Musa onlarla konuştu. 32Sonra herkes ona yaklaştı. Musa RAB'bin Sina Dağı'nda kendisine bildirdiği bütün buyrukları onlara verdi.

33Konuşmasını bitirdikten sonra, yüzüne bir peçe taktı. 34Ama ne zaman konuşmak için RAB'bin huzuruna çıksa, ayrılıncaya kadar peçeyi kaldırırdı. Dönünce de kendisine verilen buyrukları İsrailliler'e bildirir, 35İsrailliler de onun ışıldayan yüzünü görürlerdi. Sonra Musa içeri girip RAB'le görüşünceye kadar yine peçeyi takardı.


AÇIKLAMA: Tanrı’nın İsrail’le yaptığı kutsal antlaşma param parça oldu. Anlaşma gereği halkın korkunç ihaneti ardından Rab onları terk etmeli hatta tümden yok etmeli, ama yine merhametinden ötürü ‘Siz gidin, ben sizinle gelmeyeceğim’ diye Musa’ya söyler. Ancak Tanrı olmadan hiç bir yere varamayacaklarını bilen Musa Rab’bin lütfuna sığınmaya çalışır. Büyük günahını fark eden İsrail oğulları da yas tutmaya başlarlar. Bu sırada Rab Musa’yla müzakereleri ordugahın hemen dışında kurulan küçük bir buluşma çadırında sürdürür. Bu yapılacak büyük tapınaktan farklı bir çadırdı. Başta Tanrı’nın amacı halkın arasında yaşamaktı ama günahlarından sonra ordugahın dışına çekilir. Orada Musa’yla ‘iki arkadaş’ gibi yüz yüze konuşurlardı. Musa Tanrı’yı gerçek anlamda hoşnut edebilmek için onu daha iyi tanımak hatta O’nun yüce varlığını yakında tecrübe etmek ister. Önce ‘yollarını’ yani ilkelerini bana öğret der ama sonra ‘görkemini’ bana göster diyerek Tanrı’nın öz varlığını tanımayı talep eder. Sonunda Rab kutsal adını yani karakterini Musa’ya özel olarak göstereceğine söz verir. Musa’nın asi halkı adına gösterdiği kişisel çabalar gerçekten büyük bir örnektir. Harika bir önderlik ruhu sergiler.

Sonuç olarak Rab İsrail halkıyla antlaşmayı yenilemeyi kabul eder. Musa’nın iki taş levhayı daha kesip hazırlamasını söyler. Sonra onu Sina Dağının doruğuna çağırır. Orada Rab söz verdiği gibi muazzam görkemini Musa’nın önünden geçirir. Rab’bin muhteşem izzeti karşısında eriyen Musa yere kapanır ve yeniden Yahve’nin onlara eşlik etmesini rica eder. Rab temel şartlarını bir daha dile getirerek antlaşmayı yeniler. Temel koşulların başında başka ilahlara tapmamak yine yer alır. Sonra daha önce değindiği bir çok buyruğu tekrarlar. Böylece Musa kırk gün daha Sina Dağında Rab’bin huzurunda kalır ve antlaşma levhalarını yeniden yazar. Sonra Musa kucağında levhaları taşıyarak dağdan iner ancak ordugaha yaklaştığında yüzünün güneş gibi parladığını fark eden halk önünden kaçmaya başlar. Belli ki Musa Tanrı’yla görüşe görüşe artık O’nun görkemini yansıtıyordu. Yine de burada önemli bir mesaj var ki Tanrı bir tek Musa’yla görüştüğüne göre başta arzuladığı ilişkiyi halkla yakalayamadı.

Yıllar sonra bu bölüm üzerinde yorum yapan Elçi Pavlus Musa’nın getirdiği Eski Antlaşma ile Mesih’in getirdiği Yeni Antlaşma arasında önemli bir karşılaştırma yapar (2.Korintliler 3:6-18). Pavlus büyük ihtişamla gelen ilk antlaşmanın görkeminin geçici olduğunu söyler. Dahası yüzünün ışıltını kesmek için Musa’nın taktığı peçeyi İsrail oğullarının körlüğünün sembolü olarak yorumlar. Yani Musa bireysel olarak Tanrı’yla harika bir ilişki kurabildiyse de halkın geneli Tanrı’yı yakından tanıyamadı. Sonuç olarak Musa’nın Yasası halkı özgür kılmak yerine onlara ne kadar günahkar olduklarını göstererek mahkumiyete gömdü (Romalılar 3:19,20). Yeni Antlaşma ise çok farklı çünkü arada bir peçe yoktur. İsa Mesih’e inanan herkes peçesiz yüzle Tanrı’yla görüşebilir. Dahası Kutsal Ruh’la gelen özgürlük sayesinde her Mesih inanlısı Tanrı’ya mükemmel ilişki sahibi olmaya davet edilir. Ne harika bir fırsat!

ÇADIRIN YAPIMI

Mısır’dan Çıkış 35:1-38:31

1Musa bütün İsrail topluluğunu çağırarak, “RAB'bin yapmanızı buyurduğu işler şunlardır” dedi, 2*“Altı gün çalışacaksınız. Ama yedinci gün sizin için kutsal Şabat, RAB'be adanmış dinlenme günü olacaktır. O gün çalışan herkes öldürülecektir. 3Şabat Günü konutlarınızda ateş yakmayacaksınız.”

4Musa bütün İsrail topluluğuna seslenerek şöyle dedi: “RAB'bin buyruğu şudur: 5-7Aranızda armağanlar toplayıp RAB'be sunacaksınız. İstekli olan herkes RAB'be altın, gümüş, tunç; lacivert, mor, kırmızı iplik; ince keten, keçi kılı, deri, kırmızı boyalı koç derisi, akasya ağacı armağan etsin. 8Kandil için zeytinyağı; mesh yağı ve güzel kokulu buhur için baharat; 9başkâhinin efoduyla göğüslüğü için oniks ve öbür kakma taşları getirsin.

10“Aranızdaki bütün becerikli kişiler gelip RAB'bin buyurduğu her şeyi yapsın. 11Konutu, çadırın iç ve dış örtüsünü, kopçalarını, çerçevelerini, kirişlerini, direklerini, tabanlarını; 12sandığı ve sırıklarını, Bağışlanma Kapağı'nı, bölme perdesini, 13masayla sırıklarını, bütün masa takımlarını, huzura konan ekmekleri; 14ışık için kandilliği ve takımlarını, kandilleri, kandiller için zeytinyağını; 15buhur sunağını ve sırıklarını, mesh yağını, güzel kokulu buhuru; konutun giriş bölümündeki perdeyi; 16yakmalık sunu sunağını ve tunç ızgarasını, sırıklarını, bütün takımlarını, kazanı ve kazan ayaklığını; 17avlunun çevresindeki perdeleri, direkleri, direk tabanlarını, avlu kapısındaki perdeyi, 18konutun ve avlunun kazıklarıyla iplerini; 19kutsal yerde hizmet etmek için dokunmuş giysileri –Kâhin Harun'un giysileriyle oğullarının kâhin giysilerini– yapsınlar.”

20İsrail topluluğu Musa'nın yanından ayrıldı. 21Her istekli, hevesli kişi Buluşma Çadırı'nın yapımı, hizmeti ve kutsal giysiler için RAB'be armağan getirdi. 22Kadın erkek herkes istekle geldi, RAB'be her çeşit altın takı, broş, küpe, yüzük, kolye getirdi. RAB'be armağan ettikleri bütün takılar altındı. 23Ayrıca kimde lacivert, mor, kırmızı iplik; ince keten, keçi kılı, deri, kırmızı boyalı koç derisi varsa getirdi. 24Gümüş ve tunç armağanlar sunan herkes onları RAB'be adadı. Herhangi bir işte kullanılmak üzere kimde akasya ağacı varsa getirdi. 25Bütün becerikli kadınlar elleriyle eğirdikleri lacivert, mor, kırmızı ipliği, ince keteni getirdiler. 26İstekli, becerikli kadınlar da keçi kılı eğirdiler. 27Önderler efod ve göğüslük için oniks, kakma taşlar, 28kandil, mesh yağı ve güzel kokulu buhur için baharat ve zeytinyağı getirdiler. 29Kadın erkek bütün istekli İsrailliler RAB'bin Musa aracılığıyla yapmalarını buyurduğu işler için RAB'be gönülden verilen sunu sundular.

30Musa İsrailliler'e, “Bakın!” dedi, “RAB Yahuda oymağından özellikle Hur oğlu Uri oğlu Besalel'i seçti. 31Beceri, anlayış, bilgi ve her türlü ustalık vermek için onu kendi Ruhu'yla doldurdu. 32Öyle ki, altın, gümüş, tunç işleyerek ustaca yapıtlar üretsin; 33taş kesme ve kakmada, ağaç oymacılığında, her türlü sanat dalında çalışsın. 34RAB ona ve Dan oymağından Ahisamak oğlu Oholiav'a öğretme yeteneği de verdi. 35Onlara üstün beceri verdi. Öyle ki, ustalık isteyen her türlü işte, oymacılıkta, lacivert, mor, kırmızı iplik ve ince keten yapmada, dokuma ve nakış işlerinde, her sanat dalında yaratıcı olsunlar.

36:1“Besalel, Oholiav ve kutsal yerin yapımında gereken işleri nasıl yapacaklarına ilişkin RAB'bin kendilerine bilgelik ve anlayış verdiği bütün becerikli kişiler her işi tam RAB'bin buyurduğu gibi yapacaklar.”

2Musa Besalel'i, Oholiav'ı, RAB'bin kendilerine bilgelik verdiği becerikli adamları ve çalışmaya istekli herkesi iş başına çağırdı. 3Gelenler kutsal yerin yapımında gereken işleri yapmak üzere İsrailliler'in getirmiş olduğu bütün armağanları Musa'dan aldılar. İsrailliler gönülden verdikleri sunuları her sabah Musa'ya getirmeye devam ettiler. 4Öyle ki, kutsal yerdeki işleri yapmakta olan ustalar işlerini bırakıp bir bir Musa'nın yanına gelerek, 5“Halk RAB'bin yapılmasını buyurduğu iş için gereğinden fazla getiriyor” dediler.

6Bunun üzerine Musa buyruk verdi: “Ne erkek, ne kadın hiç kimse kutsal yere armağan olarak artık bir şey vermesin.” Buyruk ordugahta ilan edildi. Böylece halkın daha çok armağan getirmesine engel olundu. 7Çünkü o ana kadar getirilenler işi bitirmek için yeter de artardı bile.

8Çalışanlar arasındaki becerikli adamlar konutu on perdeden yaptılar. Besalel onları lacivert, mor, kırmızı iplikle, özenle dokunmuş ince ketenden yaptı, üzerini Keruvlar'la ustaca süsledi. 9Her perdenin boyu yirmi sekiz, eni dört arşındı. Bütün perdeler aynı ölçüdeydi. 10Perdeleri beşer beşer birbirine ekleyerek iki takım perde yaptı. 11Birinci takımın kenarına lacivert ilmekler açtı. Öbür takımın kenarına da aynı şeyi yaptı. 12Birinci takımın ilk perdesiyle ikinci takımın son perdesine ellişer ilmek açtı; ilmekler birbirine karşıydı. 13Elli altın kopça yaptı, perdeleri kopçalayarak çadırı birleştirdi. Böylece konut tek parça haline geldi.

14Konutun üstünü kaplayacak çadır için keçi kılından on bir perde yaptı. 15Her perdenin boyu otuz, eni dört arşındı. On bir perde de aynı ölçüdeydi. 16Beş perdeyi birbirine, altı perdeyi birbirine birleştirdi. 17Her iki perde takımının kenarlarına ellişer ilmek açtı. 18Çadırı birleştirip tek parça haline getirmek için elli tunç kopça yaptı. 19Çadır için kırmızı boyalı koç derisinden bir örtü, onun üstüne de deriden başka bir örtü yaptı.

20Konut için akasya ağacından dikine çerçeveler yaptı. 21Her çerçevenin boyu on, eni bir buçuk arşındı. 22Çerçevelerin birbirine uyan iki paralel çıkıntısı vardı. Konutun bütün çerçevelerini aynı biçimde yaptı. 23Konutun güneyi için yirmi çerçeve yaptı. 24Her çerçevenin altında iki çıkıntı için birer taban olmak üzere, yirmi çerçevenin altında kırk gümüş taban yaptı. 25-26Konutun öbür yanı, yani kuzeyi için de yirmi çerçeve ve her çerçevenin altında iki taban olmak üzere kırk gümüş taban yaptı. 27Konutun batıya bakacak arka tarafı için altı çerçeve yaptı. 28Arkada konutun köşeleri için iki çerçeve yaptı. 29Bu köşe çerçevelerinin alt tarafı ayrı kaldı, üst tarafı ise birinci halkayla birleştirildi. İki köşeyi oluşturan iki çerçeveyi aynı biçimde yaptı. 30Böylece sekiz çerçeve ve her çerçevenin altında iki taban olmak üzere on altı gümüş taban yaptı.

31-32Konutun bir yanındaki çerçeveler için beş, öbür yanındaki çerçeveler için beş, batıya bakan arka tarafındaki çerçeveler için de beş olmak üzere akasya ağacından kirişler yaptı. 33Çerçevelerin ortasındaki kirişi konutun bir ucundan öbür ucuna geçirdi. 34Çerçevelerle kirişleri altınla kapladı, kirişlerin geçeceği halkaları da altından yaptı.

35Lacivert, mor, kırmızı iplikle, özenle dokunmuş ince ketenden bir perde yaptı, üzerini Keruvlar'la ustaca süsledi. 36Perde için akasya ağacından dört direk yaparak altınla kapladı. Çengelleri de altındı. Direkler için dört gümüş taban döktü. 37Çadırın giriş bölümüne lacivert, mor, kırmızı iplikle, özenle dokunmuş ince ketenden nakışlı bir perde yaptı. 38Perdeyi asmak için çengelli beş direk yaparak başlıklarını, çemberlerini altınla kapladı. Direklere beş tunç taban yaptı.

37:1Besalel Antlaşma Sandığı'nı akasya ağacından yaptı. Boyu iki buçuk, eni ve yüksekliği birer buçuk arşındı. 2İçini de dışını da saf altınla kapladı. Çevresine altın pervaz yaptı. 3İkisi bir yanda, ikisi öbür yanda olmak üzere sandığın dört köşesindeki ayaklara takmak için birer altın halka döktü. 4Akasya ağacından sırıklar yapıp altınla kapladı. 5Sandığın taşınması için sırıkları yanlardaki halkalara geçirdi. 6Bağışlanma Kapağı'nı saf altından yaptı. Boyu iki buçuk, eni bir buçuk arşındı. 7Kapağın iki kenarına dövme altından birer Keruv yaptı. 8Keruvlar'dan birini bir kenara, öbürünü öteki kenara koyarak kapağı tek parça halinde yaptı. 9Keruvlar yukarı doğru açık kanatlarıyla kapağı örtüyor, yüzleri birbirine dönük kapağa bakıyorlardı.

10Besalel akasya ağacından bir masa yaptı. Boyu iki, eni bir, yüksekliği bir buçuk arşındı. 11Masayı saf altınla kapladı. Çevresine altın pervaz yaptı. 12Pervazın çevresine dört parmak eninde bir kenarlık yaparak altın pervazla çevirdi. 13Masa için dört altın halka dökerek dört ayak üzerindeki dört köşeye yerleştirdi. 14Masanın taşınması için sırıkların içinden geçeceği halkalar kenarlığa yakındı. 15Sırıkları akasya ağacından yaptı, altınla kapladı. 16Masa için saf altından tabaklar, sahanlar, dökmelik sunu testileri, tasları yaptı.

17Saf altından bir kandillik yaptı. Ayağı, gövdesi dövme altındı. Çanak, tomurcuk ve çiçek motifleri kendindendi. 18Üç kolu bir yanda, üç kolu öteki yanda olmak üzere altı kolluydu. 19Her kolda badem çiçeğini andıran üç çanak, tomurcuk ve çiçek motifi vardı. Altı kol da aynıydı. 20Kandilliğin gövdesinde badem çiçeğini andıran dört çanak, tomurcuk ve çiçek motifi bulunuyordu. 21Kandillikten yükselen ilk iki kolun, ikinci iki kolun, üçüncü iki kolun altında kendinden birer tomurcuk vardı. Toplam altı koldu. 22Tomurcukları, kolları tek parça olan kandillik saf dövme altındı. 23Kandillik için saf altından yedi kandil, fitil maşaları, tablalar yaptı. 24Bütün takımları dahil kandilliğe bir talant saf altın harcandı.

25Akasya ağacından bir buhur sunağı yaptı. Kare biçiminde, boyu ve eni birer arşın, yüksekliği iki arşındı. Boynuzları kendindendi. 26Üstünü, yanlarını, boynuzlarını saf altınla kapladı. Çevresine altın pervaz yaptı. 27İki yandaki pervazın altına iki altın halka yaptı. Bunlar sunağın taşınması için sırıkların geçmesine yarıyordu. 28Sırıkları akasya ağacından yaparak altınla kapladı.

29*Itriyatçı ustalığıyla kutsal mesh yağı ve güzel kokulu saf buhur yaptı.

38:1Besalel yakmalık sunu sunağını akasya ağacından kare biçiminde yaptı. Eni ve boyu beşer arşın, yüksekliği üç arşındı. 2Dört üst köşesine kendinden boynuzlar yaparak hepsini tunçla kapladı. 3Sunağın bütün takımlarını –kovaları, kürekleri, çanakları, büyük çatalları, ateş kaplarını– tunçtan yaptı. 4Kenarın altında aşağı doğru sunağın yarısına kadar ağ biçiminde tunç bir ızgara yaptı. 5Tunç ızgaranın dört köşesine taşıma sırıklarını geçirmek için birer halka döktü. 6Sırıkları akasya ağacından yaparak tunçla kapladı. 7Sunağın taşınması için yan tarafındaki halkalara geçirdi. Sunağı tahtadan, içi boş yaptı.

8Buluşma Çadırı'nın giriş bölümünde hizmet eden kadınların aynalarından tunç ayaklıklı tunç bir kazan yaptı.

9Konuta bir avlu yaptı. Avlunun güney tarafı için yüz arşın boyunda özenle dokunmuş ince keten perdeler yaptı. 10Perdeler için tabanları tunç, çengelleri ve çengel çemberleri gümüş yirmi direk yaptı. 11Kuzey tarafı için yüz arşın boyunda perdeler, yirmi direk, direkler için yirmi tunç taban yapıldı. Direklerin çengelleriyle çemberleri gümüştü.

12Avlunun batı tarafı için elli arşın boyunda perde, on direk, on taban yapıldı. Direklerin çengelleriyle çemberleri gümüştü. 13Doğuya bakan tarafta avlunun eni elli arşındı. 14Girişin bir tarafında on beş arşın boyunda perde, üç direk ve üç taban; 15öbür tarafında da on beş arşın boyunda perde, üç direk ve üç taban vardı. 16Avlunun çevresindeki bütün perdeler özenle dokunmuş ince ketendi. 17Direklerin tabanları tunç, çengelleriyle çemberleri gümüştü. Başlıkları da gümüş kaplamaydı. Avlunun bütün direkleri gümüş çemberlerle donatılmıştı.

18Avlunun girişindeki perde lacivert, mor, kırmızı iplikle, özenle dokunmuş nakışlı ince ketenden yapılmıştı. Boyu yirmi, yüksekliği avlunun perdeleri gibi beş arşındı. 19Tunçtan dört direği ve dört tabanı vardı. Direklerin çengelleri, başlıklarının kaplaması ve çemberleri gümüştü. 20Konutun ve konutu çevreleyen avlunun bütün kazıkları tunçtandı.

21Antlaşma Levhaları'nın bulunduğu konut için kullanılan malzeme miktarının tümü Musa'nın buyruğu uyarınca, Kâhin Harun oğlu İtamar'ın yönetimindeki Levililer tarafından kaydedildi. 22RAB'bin Musa'ya buyurduğu bütün işleri Yahuda oymağından Hur oğlu Uri oğlu Besalel yaptı. 23Dan oymağından oymacı, yaratıcı, lacivert, mor, kırmızı iplik ve ince keten işlemede usta nakışçı Ahisamak oğlu Oholiav da ona yardım etti.

24Kutsal yerdeki bütün işler için kullanılan adanmış altın miktarı kutsal yerin şekeliyle 29 talant 730 şekeldi. 25*Topluluğun sayımından elde edilen gümüş, kutsal yerin şekeliyle 100 talant 1 775 şekeldi. 26*Sayımı yapılan yirmi ve daha yukarı yaştaki 603 550 kişiden adam başına bir beka, yani yarım kutsal yerin şekeli düşüyordu. 27Kutsal yer ve perde tabanlarının dökümü için 100 talant gümüş kullanıldı. Her tabana bir talant olmak üzere, 100 tabana 100 talant gümüş harcandı. 28Direklerin çengelleri, başlıkların kaplanması ve çemberleri için 1 775 şekel harcandı. 29Adanan tunç 70 talant 2 400 şekeldi. 30-31Bununla Buluşma Çadırı'nın giriş bölümündeki tabanlar, sunakla ızgarası ve bütün takımları, avlu çevresindeki ve girişindeki tabanlar, bütün konut kazıklarıyla avlu çevresindeki kazıklar yapıldı.

AÇIKLAMA: İsrail’in büyük ihanetine rağmen Rab yine de onların arasında yaşamaya karar verir. Böylece tapınak görevini yapacak Buluşma Çadırının yapımı başladı. Rab daha önce Musa’ya inşaatın bilgilerini aktarmıştı. Ancak Sina Çölünde gerekli inşaat malzemelerini elde etmek için orman ya da mağaza yoktu. O yüzden tapınağı inşa etmek için Rab İsrail halkından bağışlar istedi. Böylece kimi altın, kimi gümüş, kimi ağaç ve kumaş getirdi. İsrail toplumu öyle gönülden veriyordu ki kısa bir süre içinde dur demeleri gerekiyordu çünkü fazla malzeme toplanmıştı. Sonra Rab’bin daha önce inşaatı sürdürmek için seçtiği ve Ruhuyla donattığı Besalel ve Oholiav işe başladılar. Rab’bin kutsal konutunu yaparken önce çerçeveleri akasya ağacından yaptılar. Sonra güzel kumaştan 10 büyük perde dikip etrafa astılar. Hepsi altın kopçalarla birbirine bağlandı. Son hepsinin üzerine keçi derisinde kalın bir örtü yapıldı. Böylece son derece sağlam ama aynı zamanda tanışabilir bir çadır yükseldi. Dışarıdan görüşü çok ihtişamlı olmayabilirdi ama içi altından parlıyordu. Uzun mor ve lacivert perdelerin alt kısımlarında melek ve nar resimleri nakşedilmişti. Daha sonra kullanılan malzemelerin ölçümü de verilir. Yaklaşık 880 kg altın, 3.2 ton gümüş ve 2.1 ton tunç kullanılmıştı.

Sonra tapınağın eşyalarına geliyoruz. Her birinin şekli şeması ve ebadı Tanrı tarafından belirlenmişti. Kutsal eşyalar arasında en önemlisi Tanrı’nın tahtını temsil eden ve çadırın en kutsal bölümünde saklı bulunan Antlaşma Sandığıydı. Bir önceki bölümünde üç önemli eşya daha bulunuyordu: Buhur Sunağı, Kandillik ve Ekmek Masası. Sonra dışa doğru giderken büyük bir yıkanma kazanı ve sonra koca yakmalık sunu sunağı vardı. Aslında tapınağın genel şekli ve her bir eşyasının konumu önemli bir anlam taşıyordu. Sembolik olarak Tanrı’ya yaklaşmanın yolunu tarif eder. Buluşma Çadırına tek bir kapıdan girilirdi, aynı şekilde İncil’de Tanrı’ya tek bir kapı olan İsa Mesih’ten gidildiğini okuyoruz (Yuhanna 10:9, 14:6). Tapınağa giren hemen büyük kurban sunağıyla karşılaşırdı. Benzer şekilde İncil kan dökmeksizin Tanrı’ya yaklaşmanın imkansız olduğunu vurgular (İbraniler 9:22). Ardından yıkanma kazanı vardı, nitekim Tanrı’ya yaklaşan imanlı Mesih’e inanarak günahın cezasından kurtulduysa da periyodik olarak günlük günahlarından arınmaya ihtiyacı var (Yuhanna 13:8-11, 1.Yuhanna 1:9). Sonra çadırın içine girince kandillik, ekmek masası ve buhur sunağı var. Bunlar imanlının ruhsal hayatını temsil eder. Kandillik imanlının pak tanıklığı, ekmek gıdası olan Tanrı’nın Sözü ve buhur devamlı olarak Rab’be yükselen dualarını sembolize eder. Son olarak en iç bölümde bir tek başkahinin ancak yılda bir kere yaklaşabildiği Antlaşma Sandığı vardı. Ne var ki İsa’nın kanı sayesinde her Mesih inanlısı Tanrı’nın huzuruna kadar girip Tanrı’yla mükemmel bir ilişki yaşayabilir (İbraniler 10:19-22). Tabi İsa Mesih gelmeden önce buluşma çadırının şeması Tanrı’ya giden yolun son derece zor ve neredeyse imkansız olduğunu gösteriyordu. Hamdolsun ki Mesih kendi bedeninde kutsal bir kurban sunarak kendisine inanan herkese Tanrı’ya giden yolu ardına kadar açtırmaya başardı (İbraniler 9:6-14).

img

İŞİN SONU

Mısır’dan Çıkış 39:1-40:38

1Kutsal yerde hizmet için lacivert, mor, kırmızı iplikten özenle dokunmuş giysiler yaptılar. Ayrıca RAB'bin Musa'ya buyurduğu gibi Harun'a kutsal giysiler yapıldı.

2Efodu altın sırmayla lacivert, mor, kırmızı iplikle, özenle dokunmuş ince ketenden yaptılar. 3Altını ince tabakalar halinde dövüp lacivert, mor, kırmızı iplik ve ince keten arasına ustaca işlemek için tel tel kestiler. 4Efodun iki köşesine tutturulmuş omuzluklar yaparak birleştirdiler. 5Efodun üzerindeki ustaca dokunmuş şerit efodun bir parçası gibi altın sırmayla lacivert, mor, kırmızı iplikle, özenle dokunmuş ince ketendendi; tıpkı RAB'bin Musa'ya buyurduğu gibiydi.

6Altın yuvalar içine kakılmış, üzerine İsrailoğulları'nın adları mühür gibi oyulmuş oniksi işleyip 7İsrailliler'in anılması için efodun omuzluklarına taktılar. Tıpkı RAB'bin Musa'ya buyurduğu gibi yaptılar.

8Efod gibi altın sırmayla lacivert, mor, kırmızı iplikle, özenle dokunmuş ince ketenden usta işi bir göğüslük yaptılar. 9Dört köşe, eni ve boyu birer karıştıj, ikiye katlanmıştı. 10Üzerine dört sıra taş yuvası kaktılar. Birinci sırada yakut, topaz, zümrüt; 11ikinci sırada firuze, laciverttaşı, aytaşı; 12üçüncü sırada gökyakut, agat, ametist; 13dördüncü sırada sarı yakut, oniks, yeşim vardı. Taşlar altın yuvalara kakılmıştı. 14On iki taş vardı. Üzerlerine mühür oyar gibi İsrailoğulları'nın adları bir bir oyulmuştu. Bu taşlar İsrail'in on iki oymağını simgeliyordu.

15Göğüslük için saf altından örme zincirler yaptılar. 16İkişer tane altın yuva ve halka yaptılar. Göğüslüğün üst iki köşesine birer halka koydular. 17İki örme altın zinciri göğüslüğün köşelerindeki halkalara taktılar. 18Zincirlerin öteki iki ucunu iki yuvanın üzerinden geçirerek efodun ön tarafına, omuzlukların üzerine bağladılar. 19İki altın halka yaparak göğüslüğün alt iki köşesine, efoda bitişik iç kenarına taktılar. 20İki altın halka daha yaparak efodun önündeki omuzluklara alttan, dikişe yakın, ustaca dokunmuş şeridin yukarısına taktılar. 21Göğüslüğün halkalarıyla efodun halkalarını lacivert kordonla birbirine bağladılar. Öyle ki, göğüslük efodun ustaca dokunmuş şeridinin yukarısında kalsın ve efoddan ayrılmasın. Tıpkı RAB'bin Musa'ya buyurduğu gibi yaptılar.

22Efodun altına giyilen kaftanı ustaca dokunmuş salt lacivert iplikten yaptılar. 23Ortasında baş geçecek kadar bir boşluk bıraktılar. Yırtılmaması için boşluğun kenarlarını yaka gibi dokuyarak çevirdiler. 24Kaftanın kenarını lacivert, mor, kırmızı iplikle, özenle dokunmuş ince ketenden nar motifleriyle bezediler. 25-26Saf altından çıngıraklar yaptılar ve hizmet için kullanılan kaftanın eteğinin ucundaki narların arasına, bir çıngırak bir nar, bir çıngırak bir nar olmak üzere çepeçevre koydular. Tıpkı RAB'bin Musa'ya buyurduğu gibi yaptılar.

27-29Harun'la oğulları için ince ketenden ustaca dokunmuş mintanlar, sarıklar, süslü başlıklar, ince keten donlar, lacivert, mor, kırmızı iplikle, özenle dokunmuş ince ketenden nakışlı kuşak yaptılar; tıpkı RAB'bin Musa'ya buyurduğu gibi.

30Kutsal tacın levhasını saf altından yaparak üzerine mühür oyar gibi ‘RAB'be adanmıştır’ sözünü yazdılar. 31Üstüne bağlanmak üzere sarığa lacivert bir kordon taktılar; tıpkı RAB'bin Musa'ya buyurduğu gibi.

32Böylece konutun, yani Buluşma Çadırı'nın bütün işleri tamamlandı. İsrailliler her şeyi tıpkı RAB'bin Musa'ya buyurduğu gibi yaptılar. 33-41Konutu, çadırla bütün takımlarını, kopçalarını, çerçevelerini, kirişlerini, direklerini, tabanlarını; kırmızı boyalı koç derisinden örtüyü, deri örtüyü, bölme perdesini; Levha Sandığı'yla sırıklarını, Bağışlanma Kapağı'nı; masayla takımlarını, Tanrı'nın huzuruna konan ekmekleri; saf altın kandilliği, üstüne dizilecek kandillerle takımlarını, kandil için zeytinyağını; altın sunağı, mesh yağını, güzel kokulu buhuru, çadırın giriş bölümünün perdesini; tunç sunakla ızgarasını, sırıklarını, bütün takımlarını, kazanı, kazan ayaklığını; avlunun perdelerini, direklerini, direk tabanlarını, avlu girişinin perdesini, iplerini, kazıklarını, konutta, yani Buluşma Çadırı'ndaki hizmet için gerekli bütün aletleri; kutsal yerdeki hizmet için dokunmuş giysileri, Kâhin Harun'un kutsal giysilerini, oğullarının kâhin giysilerini Musa'ya gösterdiler. 42Her şeyi tıpkı RAB'bin Musa'ya buyurduğu gibi yaptılar. 43Musa baktı, bütün işlerin RAB'bin buyurduğu gibi yapılmış olduğunu görünce onları kutsadı.

40:1RAB Musa'ya şöyle dedi: 2“Konutu, yani Buluşma Çadırı'nı birinci ayın ilk günü kur. 3Levha Sandığı'nı oraya getirip perdeyle gizle. 4Masayı içeri getir, gereken her şeyi üzerine diz. Kandilliği getirip kandillerini yak. 5Altın buhur sunağını Levha Sandığı'nın önüne koy, konutun giriş bölümüne perdesini tak. 6Yakmalık sunu sunağını konutun –Buluşma Çadırı'nın– giriş bölümüne koy. 7Kazanı çadırla sunak arasına koyup içine su doldur. 8Çadırın çevresini avluyla kapat, avlunun girişine perdesini as.

9“Sonra mesh yağıyla konutu ve içindeki bütün eşyaları meshederek kutsal kıl. Böylece konutla takımları kutsal olacak. 10Yakmalık sunu sunağıyla takımlarını meshet, sunağı kutsal kıl. Sunak çok kutsal olacak. 11Kazan ve kazan ayaklığını meshederek kutsal kıl.

12“Harun'la oğullarını Buluşma Çadırı'nın giriş bölümüne getirip yıka. 13Harun'a kutsal giysileri giydir, bana kâhinlik etmesi için onu meshederek kutsal kıl. 14Oğullarını getirip mintanları giydir. 15Bana kâhinlik etmeleri için babaları gibi onları da meshet. Bu mesh onların kuşaklar boyu sürekli kâhin olmalarını sağlayacak.”

16Musa her şeyi RAB'bin kendisine buyurduğu gibi yaptı. 17Böylece ikinci yılın birinci ayının birinci günü konut kuruldu. 18Musa konutu kurdu, tabanlarını koydu, çerçevelerini yerleştirdi, kirişlerini taktı, direklerini dikti. 19Çadırı tıpkı RAB'bin kendisine buyurduğu gibi konutun üzerine gerdi, çadır örtüsünü üzerine örttü. 20Antlaşma Levhaları'nı sandığa koydu, sandık sırıklarını taktı, Bağışlanma Kapağı'nı sandığın üzerine yerleştirdi. 21RAB'bin kendisine buyurduğu gibi Levha Sandığı'nı konuta getirdi, bölme perdesini asarak sandığı gizledi.

22Masayı Buluşma Çadırı'na, konutun kuzeyine, perdenin dışına koydu. 23RAB'bin huzurunda, RAB'bin kendisine buyurduğu gibi üzerine ekmekleri dizdi. 24Kandilliği Buluşma Çadırı'na, masanın karşısına, konutun güneyine koydu. 25RAB'bin kendisine buyurduğu gibi, RAB'bin huzurunda kandilleri yaktı. 26Altın sunağı Buluşma Çadırı'na, perdenin önüne koydu. 27RAB'bin kendisine buyurduğu gibi üzerinde güzel kokulu buhur yaktı. 28Konutun giriş bölümünün perdesini taktı. 29RAB'bin kendisine buyurduğu gibi yakmalık sunu sunağını Buluşma Çadırı'nın giriş bölümüne koydu, üzerinde yakmalık sunu ve tahıl sunusu sundu. 30Kazanı Buluşma Çadırı ile sunak arasına koydu, yıkanmak için içine su doldurdu. 31Musa, Harun ve Harun'un oğulları ellerini, ayaklarını orada yıkadılar. 32Ne zaman Buluşma Çadırı'na girip sunağa yaklaşsalar RAB'bin Musa'ya buyurduğu gibi orada yıkandılar. 33Musa konutla sunağı avluyla çevirdi. Avlunun girişine perdeyi asarak işi tamamladı.

34*O zaman bulut Buluşma Çadırı'nı kapladı ve RAB'bin görkemi konutu doldurdu. 35Musa Buluşma Çadırı'na giremedi; çünkü bulut her yeri kaplamış, RAB'bin görkemi konutu doldurmuştu. 36*İsrailliler ancak bulut konutun üzerinden kalkınca göçerlerdi. 37Bulut durdukça yerlerinden ayrılmaz, kalkacağı günü beklerlerdi. 38Böylece bütün yolculuklarında konutun üzerinde gündüzün RAB'bin bulutu, gece de ateş İsrailliler'e yol gösterdi.

AÇIKLAMA: Baştan beri Tanrı’nın amacı Kendini İsrail halkına tanıtmak ve onların arasında olmaktı. Halkın isyanına rağmen Rab onlarla birlikte olacağına söz verdi ve aralarında yaşamak için kutsal konutunun tamamlanmasını sağladı. Bu bölümde kutsal tapınakta görev yapacak başkâhin ile diğer kahinlerin kıyafetleriyle ilgili son hazırlıklar sürüyor. Giyimlerine verilen itina yapılacak hizmetin önemimi ve kutsallığını gösteriyordu. Aynı zamanda halkı temsil ederek Yahve’nin önünde durduklarını vurguluyordu. Dikkat edersek bir çok kez ‘her şeyi tıpkı Rab’bin Musa’ya buyurduğu gibi yaptılar’ der. Bu neden önemli? Çünkü İncil’in İbraniler bölümüne göre bu tapınak göklerde Tanrı’nın huzurunda duran orijinal bir tapınağın kopyasıydı (8:5). Aynı zamanda buluşma çadırı Tanrı’nın kurtuluş planını yansıtmak üzere tasarlanmıştı. Geçen bölümde gördüğümüz gibi çadırın eşyaları ve konumları insanın Tanrı’yla olan ilişkisini tarif etmek için özenle ayarlanmıştı.

imgAynı zamanda çadırda yapılan hizmet ve orada görev yapan başkâhin özellikle İsa Mesih’in hayatını ve hizmetini temsil eder (İbraniler 8:1-2). Vaftizci Yahya ilk İsa’yla karşılaştığı zaman O’nu parmakla göstererek ‘İşte dünyanın günahını ortadan kaldıran Tanrı Kuzusu’ diye haykırdı (Yuhanna 1:29). Çadırda kurban kanı olmadan Tanrı’ya yaklaşmanın imkansız olduğunu gördük. Ama Kutsal Kitap’ın bir çok yerinde İsa Mesih’in günahlarımıza karşılık kurban edildiğini okuyoruz (Yeşaya 53, 1.Petrus 1:18-20). Yani orada kesilen kurbanlar bir açıdan Mesih’in sunduğu son büyük kurbanın yolunu hazırladı (İbraniler 10:1-18). Tapınağın diğer eşyaları da Mesih’i anımsar: Yıkanma Kazanı, Mesih’in kanıyla günahtan nasıl arındığımızı hatırlatır (Titus 3:4-6). Ekmek Masası, Mesih’in ‘Yaşam Ekmeği Ben’im’ diyen sözlerini anımsatır (Yuhanna 6:48). Kandillik, İsa’nın ‘Dünyanın Işığı Ben’im’ diyen sözlerini akla getirir (Yuhanna 8:12). Buhur Sunağı, Mesih’in öğrencileri için sunduğu ve hala sunmakta olduğu duaları anımsatır (Yuhanna 17). Üstelik kutsal tapınakta hizmet eden başkâhin Mesih’in Tanrı’nın huzurunda yaptığı aracılık hizmetini hatırlatır (Romalılar 8:34). İsrail’in başkâhini kusurlu bir insan olarak hem kendi günahı için hem de halkı için yıldan yıla Tanrı’nın önüne çıkıp aracılık ederdi. Mesih ise kendi kusursuz kanını Tanrı’ya sunarak kurbanların gereksinimine son verdi (İbraniler 7:26-28). Yani tapınağın bütün hizmeti asırlar önceden Mesih’in kimliğini ve hizmetini mükemmel bir şekilde resmedip müjdeliyordu. Burada kutsal çadırla ilgili yazılan talimatlardan Tanrı’ya yaklaşmanın ne kadar hassas ve zor olduğunu görüyoruz. Hamdolsun ki Mesih’in büyük kefareti sayesinde artık kendisine iman eden herkes özgürce Tanrı’nın huzuruna çıkabilir.

Tapınağın bütün eşyaları hazırlandığında yılın ilk gününde hepsi bir kerede kuruldu. Musa da Rab’bin talimatı uyarınca bütün eşyaları kutsal mesh yağıyla kutsadı. Aynı gün bütün işler tamamlandığında, Yahve’nin huzurunu temsil eden ve baştan beri İsrail topluluğuna öncülük eden ateşli bulut birden kutsal çadırı doldurdu. Bu şekilde Tanrı yaptıklarını onayladı ve kutsadı. Ne var ki geçen bölümlerde okuduğumuz gibi Tanrı’nın İsrail halkıyla yaşadığı sarsıntılı ilişki ne yazık ki ilerleyen çağlarda hiç iyileşmedi. Yahudiler Tanrı’nın kutsal yasasını maalesef eksiksiz tutamadılar ve kutsal tapınağını da kerelerce kirlettiler. Rab’bin defalarca gösterdiği büyük lütfa rağmen İsrail ulusu hep yoldan saptı. Ama Rab vaadinden hiç vazgeçmedi ve Yahudilerin bütün itaatsizliklerine rağmen eninde sonunda beklenen büyük Mesih’i göndererek tüm uluslar için öngördüğü kurtuluşu sağladı. İsrail, İsa Mesih’in yolunu hazırlayarak her türlü Tanrı’nın amacına hizmet etti, o yüzden onları hor görmemeliyiz (Yuhanna 4:22). Aynı zamanda Yahudiler çoğunlukla İsa’yı Mesih olarak reddettiler diye Tanrı onlarla işine son vermiş değildir. Pavlus’un Romalılar 11’de anlattığı gibi Tanrı amacından dönmez, vaatlerinden de vazgeçmez. İsrail’in atalarıyla başlattığı işi bir gün Yahudileri tövbeye getirerek tamamlayacaktır. O gün İsa Mesih yeryüzünde geri dönüp Yeruşalim’de tahtını kurarak baştan vaat edilen barış krallığını kuracaktır (Yeşaya 11). O gün İsa Mesih bu bölümlerde okuduğumuz Tanrı’nın kusursuz yasasını yenileyecek ve tüm ulusları adaletle yönetecektir. O gün küçük bir çadır değil, koskoca bir tapınak da yapılacak (Hezekiel 40-48). Yıldan yıla bütün uluslar orada toplanıp Tanrı’yı yüceltecektir (Zekeriya 14:16). İşte o zaman Rab’bin İsrail aracılığıyla tüm uluslar için tasarladığı büyük tasarı hedefine ulaşmış olacak çünkü İbrahim’in soyu nihayet tüm uluslar için bereket kaynağı olacaktır.


KAYNAKÇA

TÜRKÇE:

  1. J.A. Motyer, Mısır’dan Çıkış, Haberci Yayıncılık, 2013

  2. William MacDonald, Kutsal Kitap Yorumu: Eski Antlaşma Serisi, Cilt 1, Yeni Yaşam Yayınları, 2002.

İNGİLİZCE:

  1. Thomas Constable Online Commentary: http://www.soniclight.com/constable/notes/pdf/exodus.pdf