14. EVLİLİK

Luther evlenme konusunda çok hazırlıklı değildi. Gerçi onun birtakım arkadaşları reform ilkelerini bu konuda da uygulayıp aile kurmuşlardı. Luther de onları destekliyordu. Protestan vaizlerinin sağlam aile yaşamının bütün halka bir bereket getireceğini vurguluyordu. Arkadaşları Luther’e evlenmesini söyleyince, şimdilik evlenmeyeceğini, çünkü her gün ölümünü ve aforoz edildiği için cezasını beklediğini gülerek söylüyordu. Ama yine, “Allah düşüncelerimi değiştirebilir, çünkü ben de bir kütük ya da taş parçası değil, et ve kandan oluşuyorum” derdi. Luther boş kalan ve yavaş yavaş harap olan manastırda sade keşiş yaşamını sürdürüyordu. Keşiş giysisi yıpranıp yamalarla doldu. Sonunda Elektor ona yeni bir giysi kumaşı armağan etti. Terzi ona geniş kollu ‘Luther giysisi’ni yaptı. Luther’in sert saman yatağını kimse yumuşatmadı, odasını da kimse temizlemedi. Günlük çalışmalarını bitirince, keşiş giysisine bürünür, sade yatağına uzanırdı.

Luther’in düşünceleri manastırlara da girmiş, birçok keşiş ve rahibe boş manastır yaşamını bırakmak, komşularına yardım etmekle Allah’a hizmet etmek istiyorlardı. Ama manastırdan kaçmak tehlikeliydi, çünkü birçok aile kaçan kişiyi kabul etmiyordu. Özellikle rahibelerin geçimlerini sürdürebilmeleri için bir meslekleri yoktu. Hem de böyle kaçma girişiminde bulunanlara yardım etmek yasaklandı; bu işe karışanlar ölüm cezasıyla cezalandırılabiliyordu.

Leipzig yakınlarında soylu kızların bulunduğu Nimbschen manastırında dokuz rahibe kaçmayı tasarlıyordu. Aileleri onlara yardım etmek istemeyince Luther’e başvurdular. O da hemen kızlara yardım etmeye hazırdı. Manastır yakınlarındaki Torgau kentinde Belediye Meclisi üyesi Leonhard Koppe oturuyordu. Görevi manastıra yiyecek sağlamaktı. 1523 yılının Paskalya gecesinde Koppe arabasında dokuz tuzlu balık fıçısı yerine, dokuz rahibeyi manastırdan çıkardı. Luther kaçma girişiminin sonucunu beklediği sırada, kendi yaşam arkadaşını da beklediğini bilmiyordu. Wittenberg’e gelen kaçaklar büyük ilgi topladılar. Çünkü rahibeler sokaklarda serbestçe dolaşmaya alışık değillerdi. Luther kızların adlarını açıkladı, onlara yardım ettiğini söyledi. Başka isteyenlere de yardım edeceğini bildirdi.

Şimdi kızların geçimi nasıl sağlanacak sorunu ortaya çıktı. Genç olanlar kısa zamanda Luther’in öğrencilerinden eş buldular. Kimileri dost evlerinde hizmetçi oldular. Hizmetçi olanlardan biri yirmi altı yaşında, güzel sayılmayan Katarina von Bora idi. Önce Katarina bir ailede çalışmış, ama orada daha çok kalamayınca Luther onu ya bir öğrencisiyle, ya da bir arkadaşıyla evlendirmek istemişti. Katarina ikisini de istemediğini bildirdi, ama doktorun kendisi kabul ederse... Luther kararını kısa bir zamanda verdi. Köylü ayaklanmasının kanlı sonucundan hemen sonra, 13 Haziran 1525’te akşamüstü Luther ile Katarina evlendiler. Bu güzel töreni ressamlar birçok kez ayrıntılarıyla anlatmışlardır. Kentin başrahibi ve Luther’in ruhsal örgütçüsü Johan Bugenhagen dizüstü çöken eşlerin ellerini birleştirdi. Tanıklık için doktor Justus Jonas, Luther’in portrelerini yapan ressam Lukas Cranoch ile karısı ve hukuk profesörü Apel orada bulunuyordu. Söylentiye göre Justus Jonas, Luther’in başına gelenleri görünce ağlamaya başladı. İki hafta sonra Luther’in yaşlı ana ve babasının da katıldığı büyük bir düğün yapıldı. Filip Melanchton çağrıldıysa da, düğüne gelmedi. Bir mektubundan, Luther’in eski bir rahibeyle evlenmesinin Melanchton’u çok sarstığını anlıyoruz. Ona göre bu, Luther için bir utançtı. Luther’in evliliğinden beklediği tek şey ise, yırtık pırtık üst başının düzelmesiydi.

Elektor, Luther’e ev olarak bütün manastırı tüm haklarıyla birlikte verdi. Büyük yapı kötü durumdaydı. Döşemeler kırıktı, tavanlar akıyordu, duvarlar yıllardır yakılan buhurdan kapkara olmuştu. Belediye onarım için gerekli gereçleri armağan etti. Yaşam dolu, çalışkan Katarina sabahtan akşama dek evi onarıyordu. Doktor da işlere katılıyordu. Ailenin en işlek yeri yemek salonuydu. Pencere çıkıntısında Katarina’nın çalışma masası ile doktorun koltuğu vardı. Öbür odalar küçüktü. Bir oda dua için ayrılmıştı. Luther’in eskiden çok uğraştığı kule odası, şimdi çalışma odasıydı.

Katarina von Bora çalışkan, tutumlu bir kadındı. Kısa zamanda Luther, evinde yeni bir düzenin kurulduğunu sevinçle gördü. Sabah erken kalktığı için Katarina’ya ‘Wittenberg’in sabahyıldızı’ adı takıldı. Onun erkeksi çalışma gücünü takdir eden Luther, mektuplarında ona ‘Bay Kathe’ ve ‘Doktor Kathe’ diye yazıyordu. Bu yorulmaz ve sadık yaşam arkadaşı olmasaydı, Luther yaşamını adadığı işi tamamlayamazdı. Luther’in evi sürekli konuklarla doluydu. Hem soylular ve prensler, hem de halk oraya geliyordu. Luther’in gelirleri azdı. Kendisinin yazdığı, ama yayınevlerini zenginleştiren kitaplarından para almıyordu. Vaizlik görevini de parasız yapıyordu. Zamanın töreleri uyarınca, öğretmen kendi evinde bir çeşit pansiyon çalıştırıyordu. Sofra her zaman kalabalıktı. Eskiden kırk kadar keşişin oturduğu yapı şimdi genellikle ağzına kadar doluydu. Aile giderlerini artıran bir etken de reformcunun cömert ve iyi yürekli olmasıydı. Darda kalan öğrencilere yardım etmek için armağan olarak verilen evdeki eşyaları bile satıyordu. Onun parolası, ‘verin, size de verilecektir’ idi. Vicdansız açıkgözler onun iyi yürekliliğinden yararlanarak ona çok zarar verdiler. Yoğun işleri yüzünden hesap işleriyle pek uğraşamıyordu. Bir iki kez hesap yapmak için eline bir kalem aldı, biraz sonra kalemi bırakarak şöyle dedi: “Hesap işleri yapmak istemiyorum, bu işler ancak üzüntü getirir. Allah’ın aptalların da koruyucusu olduğuna inanıyorum.”

Katarina da daha çok çalışmak zorundaydı. Eskiden beri manastırın bira yapma hakkı vardı. Şimdi bu hakkı kullanmaya başlamışlardı. Manastırın balık üretme havuzları onarıldı. Katarina toprak satın almaya da başladı. Bu iş için Luther’den izin alması kolay değildi. Sonunda, kendi soyuna ait bir çiftliği satın aldı. Katarina’nın meyve ve sebze bahçeleri bol ürün veriyordu. Ahırda yirmiden çok inek ve domuz bulunuyordu. Büyük eve birkaç at da alındı. Bunun yanında, tavuklar ve arılar da besleniyordu. Elektor’un ve belediyenin verdiği armağanlar ailenin geçinmesini kolaylaştırdı. Onların arasında tahıl, ot, şarap, bira, kuş, tavşan, meyve vardı. Genç bir prens olarak Worms meclisinde bulunan Danimarka kralı III. Christian, Luther’e yılda bir tereyağı ve tuzlu balık gönderirdi. Ama o zamanki yollar öyle kötüydü ki, kimi zaman tereyağını balıklardan ayırmak olanaksızdı. Bu nedenle kral, armağanı paraya çevirip gönderiyordu.

Luther doğayı çok seviyordu. Doğanın her yönünden fışkıran yaşamla onu yok eden güçler arasındaki savaşı Luther, Allah ile Şeytan arasındaki savaşın simgesi sayıyordu. Boş zamanlarında bahçenin gölgeli patikalarında yürürdü, bülbülün ötüşünü dinleyerek Elbe Irmağı’nın koyu renk akan sularını seyrederdi. Arkadaşlarına yazdığı mektuplarda, bahçesine yaptırdığı kuyudan, bahçenin gül ve zambaklarından, reformdan söz ediyormuş gibi büyük bir hoşnutlukla yazıyordu. Yaptığı yolculuklarda Katarina’ya çeşitli çiçek tohumları alır, renklenen bahçesine hayran olurdu. Mektuplarında Katarina, Luther’den yolculuklarda çeşitli şeyler almasını isterdi. Ama isteklerini genellikle yinelemek zorunda kalırdı, çünkü Luther unutkan bir profesördü.

Luther için doğa, Allah’ın bilgi ve iyiliğinin resimli kitabıydı. Kutsal Kitap’ı her zaman iyi meyve veren bir elma ağacına benzetiyordu. Luther kirazları çok severdi. Onun eski öğrencileri olan taşra kiliselerinin vaizleri, Luther’in ziyaretlerinin kiraz zamanına rastlayacağını iyi biliyorlardı. Luther, arıların çalışkanlığına, toplumsal yaşamına hayran kalırdı, ama serçelerin küstahlığından iğrenirdi. İlkyazlarda Elbe konağından gelen kurbağa seslerini, İncil’e karşı gelenlerin seslerine benzetiyordu. Kırlangıç ise, boş sözler konuşan bir keşişti. Lahana kurtlarının işini, Şeytan’ın özel bir işi olarak düşünüyordu.

Çocuklarından başka Luther’in ev halkı arasında, eskiden rahibe olan Katarina’nın teyzesi, hayvanların bakıcısı, şişmanlığı ve tembelliğiyle tanınan eski öğrencisi Wolfgang Sieberg ve masalarla evrakların üzerinde bile dolaşan Tölpel adında ufak bir köpek vardı. Buna ek olarak evin çocuklarından sayılan, onu aşkın kardeş çocuğu vardı. Bunlar sürekli üzüntü ve dert kaynağıydılar. Özellikle kızkardeşinin kızı Magdalena, evlenme konusunda durmadan sorun çıkarıyordu. Ailede toplam otuz kişi vardı.