Sevgi Olmazsa Olmaz (1.Kor. 12:27-13:13)

Hep birlikte bir zaman tüneline girip 1. yüzyılda Korint şehrine gidelim. Televizyon’da bir bilgi yarışması başlamak üzere. İki yarışmacımız var; birincisi Korintli bir imanlı, ikincisi de Elçi Pavlus.

Birinci Soru:

Bir kişi imanlı olduğunu iddia ediyor. Gerçek olup olmadığından nasıl emin olabilirsin?

Korintli imanlı: ‘Bilinmeyen dillerle konuşursa, peygamberlikte bulunursa, imanı güçlüyse, hayırsever ise, fedakar ise gerçektir.’

Pavlus: ‘Sevgi olmazsa olmaz.’

İkinci Soru:

Arkamda kalıcı bir iz bırakmak isterim. Neler yapmam gerek?

Korintli imanlı: ‘Bir kitap yaz, bir anıt diktir, büyük ve herkesin bildiği bir bağışta bulun, büyük bir fedakarlık yap, hatta şehit ol. İşte bu şekilde adını devam ettirirsin. (Arkeologlara göre Korint’teki dünya görüşü böyleydi.)

Pavlus: ‘Sevgi olmazsa olmaz.’

Üçüncü Soru:

İstanbul’da 2000 sene sonra yeni bir kilise kurulacak. O kilisenin gerçek olup olmadığını sınamak istersen, neye göre sınarsın?

Korintli imanlı: ‘Toplantıları heyecan verici ve gürültülüyse, insanlar çok bilgiliyse, önderleri çok karizmatik ise, kilise çok hızlı katlanıp çoğalıyor ise, mucizeler varsa, gerçek kilisedir.’

Pavlus: ‘Bence..... sevgi olmazsa olmaz.’

Korint’teki Kültür

Elçi Pavlus Korint Kilisesi’ne bir mektup yazarak, o kültürdeki bazı dünya görüşlerinin kiliseye sızmasını durdurmaya çalışıyor. Korint’te hayat bir onur kazanma yarışıydı. Ben komşumdan daha üstün olmak için çabalıyorum. Prestij nereden gelebilirdi? Ailemden, oturduğum semtten, varlığımdan, mesleğimden, verdiğim büyük bir bağıştan.

Korint’te karakter önemli değildi. Senin ne olduğundan ziyade nasıl göründüğün önemliydi. Prestijin ve utancın karakterle ilgisi yoktu. İnsanların beni nasıl kavradığıyla ilgisi vardı. İçi çürük, dışı güzel olmak mümkün müydü? Mümkündü!

Böyle bir dünya görüşü istanbul’da var mı?

Bu dünya görüşü kiliseyi abluka altına alınca, çok tehlikeli olur. Çünkü dış görünüş önemliyse, toplantılarımız bir gösteri olur: ‘Bak ben peygamberlik ettim, ben bir mucize yarattım.’ Bağışlar bir şov olur: ‘Bak ben şu kadar para bağışladım.’ Fedakarlık bile bir performans haline dönüşebilir: ‘Ne kadar acı çektim! Mesih uğruna çok şeyden oldum. Ne küfürler yedim. Ne hakaretler gördüm!’ diyerek, iyi olan her şey rekabet ve şov haline dönüşebilir.

12. Bölümde Pavlus yeni bir kelime yaratarak, her şeyin bir karizma olduğunu ortaya koydu. Lütfun armağanı. Hepimiz bir bedenin üyeleri olduğumuza göre, birbirimize ihtiyacımız olduğu ve her bir üyenin vazgeçilmez olduğu konusunda ısrar etti.

O bölümü sonuçlandırmak için, şu ayetleri yazıya döktü:

Sizler Mesih'in bedenisiniz, bu bedenin ayrı ayrı üyelerisiniz.Tanrı kilisede* ilkin elçileri, ikinci olarak peygamberleri, üçüncü olarak öğretmenleri, sonra mucize yapanları, hastaları iyileştirme armağanlarına sahip olanları, başkalarına yardım edenleri, yönetme yeteneği olanları ve çeşitli dillerle konuşanları atadı.Hepsi elçi mi? Hepsi peygamber mi? Hepsi öğretmen mi? Hepsi mucize yapar mı?Hepsinin hastaları iyileştirme armağanları var mı? Hepsi bilmediği dilleri konuşabilir mi? Hepsi bu dilleri çevirebilir mi? Ama siz daha üstün armağanları gayretle isteyin. Şimdi size en iyi yolu göstereyim.

1.Kor.12:27-31

Sevgi Olmazsa Olmaz (13.1-3)

Şimdi Kanal Korint’teki programa dönecek olursak, işte Elçi Pavlus’un cevabı burada.

İnsanların ve meleklerin diliyle konuşsam ama sevgim olmasa, ses çıkaran çıkaran bakırdan ya da zilden farkım kalmaz.Peygamberlikte bulunabilsem, bütün sırları bilsem, her bilgiye sahip olsam,dağları yerinden oynatacak kadar büyük imanım olsa ama sevgim olmasa, bir hiçim.Varımı yoğumu sadaka olarak dağıtsam, bedenimi yakılmak üzere teslim etsem ama sevgim olmasa, bunun bana hiçbir yararı olmaz.

1.Kor.13:1-3

Pavlus buradaki iyi işleri küçükten büyüğe doğru düzenliyor. Hepsi iyi, istenilecek şeyler. Burada kötü bir şey yok.

Bilinmeyen diller; önemli bir armağan. Cennetsel, olağan üstü, mucizevi bir dua şekli. Bir harika yani! Ama sevgim yoksa, sadece gürültü yaparım.

Peygamberlik; buna da bir sonraki bölümde bakacağız. Oysa sevgim olmazsa olmaz! Neden? Çünkü peygamberliğin işlevi bedeni geliştirmektir, teşvik etmektir. Dost acı söyler ama bazen insanlar ‘dost’ kelimesini bir yana bırakıp acı olanı söylemekten zevk duyarlar. Sevgisizce edilen peygamberlik sözleri teşvik edici olacağına itici olur. ‘Sevgiyle gerçeğe uyun...’

Bilgi; başka bir yerde Pavlus şöyle yazdı: ‘Bilgi insanı böbürlendirir, sevgiyse geliştirir.’

İman; Mat. 17:20 "Size doğrusunu söyleyeyim, bir hardal tanesi kadar imanınız olsa şu dağa, 'Buradan şuraya göç.' derseniz, göçer; sizin için imkânsız bir şey olmayacaktır."İman şart. İsa defalarca öğrencilerini imansızlıklarından dolayı azarladı. İman olmazsa olmaz! Değil mi? Ama Pavlus ‘Bu kadar imanım olup da sevgim yoksa, koskocaman bir hiçim!’ diyor.

Sadaka; bağış vermek. Yaşam Kilisesi için burada bir ayrıcalık olsun; sevginiz yoksa bile paranızı verin, onu kullanabiliriz. ‘Bana ne?’ diyebilirsiniz ama ayet bunun size hiç bir yararı olmayacağını söylüyor.

Ayet, en büyük fedakarlığın bile (Şehit mertebesine ulaşmak.) sevgisizce yapıldığında boşuna yapılmış olduğundan bahsediyor.

Peki, bir soru soracağım. Kilisede, bunun gibi hayırlı işlerde bulunmamız ama sevgi dışında bir niyetle yapmamız mümkün mü? Söz konusu olan şey ‘Toplandığımızda’ olunca, sizce toplantılarımızda hizmet etmek, sesli olarak dua etmek, ondalık vermek, çay servisi yapmak, kiliseye katılmak bile başka bir niyetle yapılabilir mi?

Bir bahçıvan varmış. Bahçıvan kocaman bir havuç yetiştirdiğinde, kralın huzuruna çıkıp onu krala sunmuş. Krala: ‘Hayatımda yetiştirdiğim en büyük havuç bu olduğu için, size saygımı ve sevgimi göstermek üzere onu size hediye ediyorum.’ demiş. Kral öylesine duygulanmış ki bahçıvana bir arsa bağışlamış.

Bunu izleyen bir paşa varmış. Paşa kendi kendine: ‘Eğer sadece bir havuca karşı bir arsa verilirse, ya daha büyük bir şey verirsem?’ diye düşünmüş.

Ertesi gün paşa bir at getirmiş krala. Krala: ‘Efendim, bu at bana ait en değerli at olduğu için size saygımı ve sevgimi göstermek üzere onu size hediye ediyorum.’ demiş.

Ama kral paşanın yüreğinin bencil olduğunu fark ederek atı almış ve: ‘Çekilebilirsin.’ demiş. Paşa öfkelenmiş. Kral ona: ‘Sana anlatayım: Bahçıvan havucu bana veriyordu ama sen atı kendine veriyordun.’

Bence sevgi dışında bizi motive eden en azından dört farklı niyet olabilir:

Bir Pazar günü ünlü vaiz Charles Spurgeon vaaz verdikten sonra, yanına bir adam gelmiş ve: ‘Ağzına sağlık, vaaz çok iyiydi. Teşekkürler.’ demiş. Spurgeon cevap olarak: ‘Söylemene gerek yoktu. Şeytan zaten senden önce bana aynı şeyi söyledi.’ demiş. Zaten Şeytan’ın diğer adı da ‘Ego Besleyicisi’ dir.

Perşembe günü eşime çiçek aldım. Hayırlı bir iş ama bunu hangi niyetle yaptım?

Kötü bir niyet hayırlı bir işi kötüye dönüştürebilir. Sevgi olmazsa fedakarlık bile bencilce olur.

Bazılarımız şimdi kendimizi rahat hissediyoruz: ‘Bu konuşma güzel de, bende sevgi var. Bende sorun yok.’ diyoruz.

Bazılarımız şimdi kendimizi rahatsız hissediyoruz: ‘Dediğin güzel de, mümkün değil! diyoruz.

Gerçek sevginin ne olduğunu görmek istiyorsak, çarmıha bakalım. Tanrı çarmıhta Mesih aracılığıyla gerçek sevgiyi ispatladı.

Hiç kimsede, insanın, dostları uğruna canını vermesinden daha büyük bir sevgi yoktur.

Yuh. 15:13

Sevginin ne olduğunu Mesih'in bizim için canını vermesinden anlıyoruz. Bizim de kardeşlerimiz için canımızı vermemiz gerekir.

1.Yuh.3:16

Çekül; çarmıhtır. ‘Bende sevgi var mı yok mu?’ sorusunu sadece çarmıha göre cevaplayabilirim.

Sevgi Çarmıh’ta betimlenir (4-7)

Sevgi sabırlıdır, sevgi şefkatlidir. Sevgi kıskanmaz, övünmez, böbürlenmez.Sevgi kaba davranmaz, kendi çıkarını aramaz, kolay kolay öfkelenmez, kötülüğün hesabını tutmaz.Sevgi haksızlığa sevinmez, gerçek olanla sevinir. Sevgi her şeye katlanır, her şeye inanır, her şeyi umut eder, her şeye dayanır.

1.Kor.13:4-7

Sabırlı ve Şefkatli: Tanrı insanoğluna özgür irade verince, sevgisini gösterdi. Karşılık beklemeden, O’nu seversek, biz O’nu sevmesek bile O bizi sevecek. Tanrı bize karşı sabreder. İnsanoğlu kadar nankör bir varlık olabilir mi?

Biz de, insanlar nankör veya yavaş olsalar bile, sabredelim ve şefkatli olalım. Sabreden derviş muradına ermiş. Leonardo Da Vinci’nin, ünlü tablosu Mona Lisa’nın gülümsemesini çizmesi ne kadar sürdü? 4 yıl!

Kilisede sabretmemiz gerekiyor. Birlikte ilerleyeceksek, birbirimizi beklememiz gerekecek. Hem o kişiyi beklemek hem de Tanrı’nın o kişideki işinin tamamlanmasını beklemek.

Sizlerse kardeşler, iyilik yapmaktan usanmayın.

2.Tim.3:13

Bana: ‘Bu kişiye hep iyilik yapıyorum, hep fedakarlık yapıyorum, hiç karşılığını görmedim. Hep ben onu arıyorum, o beni aramıyor. Hep ben ona gidiyorum, o bana gelmiyor.’ diyebilirsiniz. Gerçek sevgi ise yılmaz, usanmaz, karşılık beklemez! Sevginiz beklentisiz mi?

Alçakgönüllü: İsa Mesih gelince egemenlik taslama hakkı vardı: ‘Bak ben fırtınayı susturdum. Sen bunu yapabilir misin? Peki, o zaman sus ve itaat et!’ diyebilirdi ama demedi. Kendini alçalttı.

Kendi çıkarını aramaz: Mesih çarmıhta her şeyinden oldu. Mesih çarmıhtayken bence en yakın arkadaşlarından Petrus’u arıyordu : ‘Neredesin arkadaşım?’ Petrus ortada yok! Utandı, inkar etti, saklandı. ‘Senin için ölüyorum ve sen burada değilsin! Ölüme isteye isteye katlanıyorum, senin uğruna ve sen yüzünü bile göstermiyorsun!’

Her birimiz komşusunu ruhça geliştirmek için komşusunun iyiliğini gözeterek onu hoşnut etsin. Çünkü Mesih bile kendini hoşnut etmeye çalışmadı. Yazılmış olduğu gibi: ‘Sana edilen hakaretlere ben uğradım.’

Rom. 15:2-3

Kolay Kolay öfkelenmez: Süregelen bir nakarat var

RAB sevecen ve lütfedendir, tez öfkelenmez, sevgisi engindir.

Mez. 103:8

Bu, büyük resimde geçerlidir. İnsanlık tarihinde her kötülüğe karşı, her soykırıma karşı, her tecavüze karşı, her cinayete karşı Rab’bin öfkelenip dünayı yok etme hakkı vardı.

Bazılarının düşündüğü gibi Rab vaadini yerine getirmekte gecikmez ama size karşı sabrediyor çünkü kimsenin mahvolmasını istemiyor, herkesin tövbe etmesini istiyor.

2.Pet.3:9

Rab Mesih gelene kadar gazabını biriktirdi ve sabretti. Mesih çarmıhta ölürken, Tanrı’nın bütün gazabı kendisinin üzerine döküldü.

Kötülüğün hesabını tutmaz: Bazı insanların elinde ‘Bana karşı yapılan bütün kötülükler’ diye adlandırılan bir defter vardır. Kendisine karşı bir kötülük yapılır yapılmaz, oraya yazar ve sakllarlar. Böylece kin tutup, öç almak için bir fırsat kollarlar. Bazıları ise ‘Ne yazık bana!’ deyip üzülüyorlar ama Kutsal Kitap’a göre sevginin böyle bir defteri yoktur. Hesap tutmaz. Bugün o defteri yakmalısınız çünkü ağır ve yorucu.

İşlediğin her günah, ettiğin her küfür, düşündüğün her gizli düşünce Tanrı’ya karşı günah sayılır.

İnatçılığın ve tövbe etmeyen yüreğin yüzünden Tanrı'nın adil yargısının açıklanacağı gazap günü için kendine karşı gazap biriktiriyorsun.

Rom. 2:5

Ama Tanrı bizi sevdiği için, Mesih’te o hesabı kapattı. O defteri yaktı. Onun yerine Mesih’in doğruluğu bizlere bağışlanır.

Sevgi Sonsuza kadar kalıcıdır (8-13)

Sevgi asla son bulmaz amaa peygamberlikler ortadan kalkacak, diller sona erecek, bilgi ortadan kalkacaktır. Çünkü bilgimiz de peygamberliğimiz de sınırlıdır.Ne var ki, yetkin olan geldiğinde sınırlı olan ortadan kalkacaktır. Çocukken çocuk gibi konuşur, çocuk gibi anlar, çocuk gibi düşünürdüm. Yetişkin biri olunca çocukça davranışları bıraktım.Şimdi her şeyi aynadaki silik görüntü gibi görüyoruz, ama o zaman yüz yüze görüşeceğiz. Şimdi bilgim sınırlıdır, ama o zaman bilindiğim gibi tam bileceğim.İşte kalıcı olan üç şey vardır: İman, umut, sevgi. Bunların en üstünü de sevgidir

1.Kor.13:8-13

Sevgiyle uğraştığın zaman, sonsuz bir şeyle uğraşıyorsun. Bu çağdan gelecek çağa atlayıp devam edecek bir şey var; sevgi. Tanrı’ya ve kardeşlerimize karşı olan sevgimizin sonu yoktur çünkü her şey değişecek. Her şey yenilenecek ama Tanrı’ya ve kardeşlerimize yatırdığımız sevgi bizimle birlikte gelecek çağda yanımızda bulunacaktır.

Para birimi gibi düşünün. Dinar sadece Makedonya’da kullanılabilir. Sınırı geçince ne kadar dinarım olduğu fark etmez, onlar Türkiye’de hiç bir işe yaramaz. Türkiye’ye fakir bir adam gibi gireceğim. Aynı şekilde hayat boyu elde ettiğimiz bütün paralar, itibar, hatta ruhsal armağanlar bile, sevgi yoksa o sınırı geçtiğimizde hiç bir işe yaramayacak.

Efendimiz İsa Mesih bizden ne istiyor?

Ferisiler, İsa'nın Sadukiler'i susturduğunu duyunca bir araya toplandılar.Onlardan biri, bir Kutsal Yasa uzmanı, İsa'yı denemek amacıyla O'na şunu sordu: "Öğretmenim, Kutsal Yasa'da en önemli buyruk hangisidir?"İsa ona şu karşılığı verdi: 'Tanrın Rab'bi bütün yüreğinle, bütün canınla ve bütün aklınla seveceksin.'İşte ilk ve en önemli buyruk budur.İlkine benzeyen ikinci buyruk da şudur: 'Komşunu kendin gibi seveceksin.'Kutsal Yasa'nın tümü ve peygamberlerin sözleri bu iki buyruğa dayanır."

Mat.22:34-40

Ama belki bana: ‘O kişiyi sevemiyorum. Yapamıyorum. Benim için imkansız.’ diyebilirsin.

O zaman belki bir Hristiyan değilsin.

Işıkta olduğunu söyleyip de kardeşinden nefret eden hâlâ karanlıktadır.Kardeşini seven ışıkta yaşar ve başkasının tökezlemesine neden olmaz.Ama kardeşinden nefret eden karanlıktadır, karanlıkta yürür ve nereye gittiğini bilmez. Çünkü karanlık gözlerini kör etmiştir.

1.Yuh.2:9-11

Mesih’teysen, sevebilirsin.

Sevemezsen, Mesih’te değilsin.

Sevemem ama Mesih’teyim.’ diyemezsin.

Sevgi imanının ispatıdır.

O kişiye bakıyorsun ve sevemeyeceğini düşünüyorsun. O zaman çarmıha bak: ‘Peki; İsa beni sevdi. O’nun sevgisini aldım ve şimdi o sevgiyi başka insanlarla paylaşabilirim.’ diye düşünebilirsin.

Sevginin ne olduğunu Mesih'in bizim için canını vermesinden anlıyoruz. Bizim de kardeşlerimiz için canımızı vermemiz gerekir.

1.Yuh.3:16

Ruhsal Armağanlar

Sevginin ardınca koşun ve ruhsal armağanları, özellikle peygamberlik yeteneğini gayretle isteyin.

1.Kor.14:1

Bu, bir sonraki bölümde ‘Ruhsal Armağanlar’a bağlanacak çünkü diller, peygamberlikler, şifa bana Tanrı’nın sevgisini hissettirir ve beni ikna eder.

Ben de ruhsal armağanları sevgiyle kullanırsam, Tanrı’nın sevgisini kardeşlerime de hissettirmiş olurum.

Bende sevgi varsa, peygamberlik armağanını isteyeceğim çünkü peygamberlik sevgiyle kullanılınca çok teşvik edici, yüreklendirici, geliştirici bir armağan oluyor!